|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Güneş Sistemi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Uyus_Sweeti
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Uyus_Sweeti


Ruh Hali : Güneş Sistemi Deli10
Mesaj Sayısı : 392
Rep Puanı : 11576
Teşekkür Aldı : 11
Kayıt tarihi : 30/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli
Lakap Lakap : Hacı

Güneş Sistemi Empty
MesajKonu: Güneş Sistemi   Güneş Sistemi EmptyÇarş. Kas. 11, 2009 11:52 pm

Güneş
Sistemi, Güneş adını vermiş olduğumuz bir yıldız , bu yıldızın
çevresindeki belirli yörüngelerde bulunan 9 gezegen ve çok sayıda küçük
gökcisminden oluşmaktadır. Güneş Sistemi'nde yer alan gezegenlerin
isimleri sırası ile Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn,
Uranüs, Neptün ve Plüton dur. Evrende sayısız yıldız olduğu tahmin
edilmektedir. Bu yıldızlar belli galaksilerde yer alır. Güneş Sistemi
de Samanyolu Galaksisi'nin bir elemanıdır. Samanyolu Galaksisi içinde
%90'nının büyüklüğü güneş kadar olan 100 milyar yıldız olduğu tahmin
edilmektedir. Bu yıldızlardan her birinin çevresinde 9 gezegen olduğunu
düşünürsek (bazı yıldız sistemlerinde çok daha fazla gezegen vardır.)
sadece Samanyolu Galaksisi'nde 1 trilyona yakın gezegen olduğu sonucuna
ulaşırız. Tüm evreni ele alırsak sayılarla ifade edemeyeceğimiz bir
sonuç ortaya çıkar. Evrende keşif bekleyen sayısız gezegen olmasına
rağmen insan oğlunun henüz Güneş Sisteminde ki gezegenler hakkındaki
bilgileri bile çok yetersizdir. İnsan oğlunun evren ve gezegenler
hakkındaki araştırmaları çok eskilere dayansa da ancak günümüzde bu
araştırmalar bilimsel boyut kazana bilmiştir. Son yıllarda uzaya
yollanan uzay araçları ve sondalar sayesinde çok değerli bilgiler
edinilmişse de bu güne kadar uzay bilimi konusunda yapılabilen en büyük
gelişme Ay'a ayak basmak olmuştur.

Güneş sisteminde, diğer tüm galaksi ve sistemlerde de olduğu gibi belli
bir düzen vardır. Her gezegen kendisine ait yörüngesinde hiç bir sapma
yapmadan dönmektedir. Aynı zamanda yörüngesi yada ekseni etrafındaki
dönme süresi hiç değişmeden sabit kalmaktadır. Bu yörüngeler ve
periyotların hepsi matematiksel bir düzen içerisindedir. Bu düzeni ilk
olarak keşfedin kişi Kepler'dir. Kepler çalışmaları sonucunda Güneş
Sistemi'ndeki tüm gezegenlerin periyotlarının bir formüle bağlı
olduğunu bulmuştur. Bu formül deki orantı "BodeYasası" olarak bilinir.
Bilim adamları evrenin yaradılışını, evrenin yoktan var edildiğini
kabul eden "Big Bang" teorisi ile açıklamaktadırlar. Bu teoriye göre;
"Evren, yaklaşık 15 milyon yıl önce sıfır hacim ve sonsuz yoğunluğa
sahip olan bir yokluğun şiddetle patlaması sonucunda oluşmuştur". "Big
Bang" teorisi evrenin yaradılışı ile ilgili teoriler arsında en çok
kanıtı bulunan ve en çok kabul edilenidir. Güneş Sisteminin oluşumu
hakkında ise hiç biri tam olarak kabul görememiş bir çok teori
bulunmaktadır. Güneş Sistemi'nin oluşumuyla ilgili bilinen ilk teori
Decartes'e aittir. En çok destek toplayan teoriye ise, Samanyolu
Galaksisi'nde yer alan büyük bir gaz toz bulutunun bir kısmı zamanla
yoğunlaşarak Güneş'i ve diğer gezegenleri oluştuğunu iddia etmektedir.
Bu teori en mantıklı teori olarak kabul edilse de cevaplayamadığı bir
çok soru vardır.
Günümüzde uzay araştırmalarının devam ettiğini söylemiştik. Şimdilik bu
araştırma ve çalışmalar yetersizmiş gibi görünse de muhakkak insan
oğlunun içinde var olan araştırma ve bilinmeyeni öğrenme isteği, bu
çalışmaların artarak devam etmesini sağlayacaktır. Kim bilir belki bir
gün evren hakkındaki tüm sorulara cevap buluna bilinir.




Güneş
Evrendeki sayısız yıldızdan sadece biri olan Güneş, Samanyolu
Galaksisi'nde yer almaktadır. Güneş, üzerinde yaşadığımız gezegenin de
içinde bulunduğu Güneş Sistemi'nin merkezini oluşturur. 4,65 milyar
yaşımda olduğu tahmin edilen bu dev enerji kaynağının yarı çapı 7x105
km yani dünya yarıçapının 100 katıdır. Ekliptik düzlem normaliyle 75°
15' açı yapan Güneş, ekseni etrafındaki dönüşünü yaklaşık 27 günde
tamamlar. Güneşin merkez sıcaklığı 10 milyon derece, dış sıcaklığı ise
5700 K° dır. Başlangıçta 2x1030 kg'lık kütlesinin %73 'luk kısmının
hidrojenden, geri kalan kısmını ise helyumdan oluştuğu tahmin
edilmektedir.
Güneşin bu bitmez tükenmez ısıyı nasıl ürettiği sorusu, ilk zamanlar
insanların kafasını en çok meşgul eden soru olmuştur. Fakat günümüzde
güneşin bu ısı enerjisini içindeki hidrojeni çekirdek füzyonu ile
helyuma çevirerek elde ettiği anlaşılmıştır. Ve Güneş çekirdek füzyonu
sayesinde çevresine 4x1026 Watt' lık güç yaymaktadır. Başlangıçta %73
hidrojen olan hidrojen oranının günümüzde %38'e düştüğü tahmin
edilmektedir. Bu tahmine dayanarak güneşin ömrünü yarıladığını
söyleyebiliriz.
Güneş yüzeyi tabakalardan oluşmuştur. Bu tabakalara çekirdekten yüzeye
doğru sırasıyla fotosfer, kromosfer ve korona isimleri verilmiştir.
Güneşin görünür yüzeyini 500 km kalınlığındaki fotosfer tabakası
oluşturmaktadır. Bu tabakanın sıcaklığı 6000 K° kadardır. Fotosfer
tabakasının hemen üstünde 2500 km kalınlığındaki kromosfer tabakası yer
almaktadır. Bu tabakanın sıcaklığı en üst kısımda 105 - 106 K° 'ye
kadar yükselebilir. Bu tabakadan hemen sonra genişliği gezegenlere
kadar uzanan korona tabakası yer alır bu tabakanın ortalama sıcaklığı
106 K° kadardır. Güneşin katmanları arasındaki manyetik alan şiddeti
büyük değişiklikler gösterir ve bu değişikliklerin sonucunda bir çok
olay gözlenir. Örneğin Güneş lekeleri, manyetik alan düzensizliği
sonucunda o alandaki sıcaklığın çevreye göre düşmesinden kaynaklanır.
Güneşin korona tabakasından gezegenler arsı ortam yayılan elektrik
yüklü taneciklerin oluşturduğu etkiye Güneş Rüzgarı adı verilmektedir.
Güneşe yaklaşan kuyruklu yıldızların kuyrukları bu rüzgarın etkisi ile
güneşe ters yönde uzanırlar. Güneş Rüzgarı, proton, elektron ve %5
kadar helyum çekirdeği ile az miktarda daha ağır atomlardan oluşmuştur.


Güneş, ısı ve ışığa ek olarak, yoğunluğu düşük, artı ve eksi yüklü
parçacıklar (çoğunluğunu elektron ve protonların oluşturduğu) yayar.
Güneş rüzgarları olarak da isimlendirilen bu akım güneşten çevreye
saniyede 450 km hızla yayılırlar. Bu olay dünyada gerilim hatlarında
voltaj dalgalanmalarına, elektromanyetik dalgalarla yapılan
haberleşmelerin (radyo, tv yayınları telsiz haberleşmeleri gibi) zaman
zaman aksamasına neden olur. O harika kuzey ışıklarının (aurora
borealis) oluşum nedeni de güneş rüzgarıdır. Kuyruklu yıldızların
kuyruklarının oluşması güneş rüzgarları nedeniyledir. Rüzgarın uzay
araçlarının yörüngelerine yaptığı etki ölçülebilir düzeydedir. (soldaki
fotoğraf güneşin x-ışını fotoğrafıdır).
Sağdaki güneş fotoğrafı 19 aralık 1973'de Skylab uzay istasyonundan
çekilmiştir. Güneş yüzeyinden, güneşin manyetik alanıyla ötelenen
olağanüstü bir alev kolunu göstermektedir. Resimdeki alevler güneşten
588,000 km uzağa kadar ulaşmaktadır. Ne güneş lekelerinin yaygınlığı ne
de güneşin yaydığı enerji sabit değildir. 17. yüzyılın ikinci yarısına
rastlayan ve Maunder Minimum diye adlandırılan, güneş lekelerinde aşırı
bir azalmanın yaşandığı bir dönem bilinmektedir. Güneşin oluşumundan bu
yana güneşin yaydığı enerjide %40 kadar bir artış olmuştur.


Merkür
Merkür güneş sistemindeki en küçük ikinci gezegendir ve güneşe en yakın
olan gezegen olma unvanını taşır. Güneşe olan ortalama uzaklığı 57.9
milyon kilometredir. Çapı çok küçük olmasına rağmen(4878 kilometre),
çapına göre büyük bir çekirdeği vardır. Bu çekirdeğin %65'i demirden
oluşmuştur. Fakat çekim gücü çok yüksek değildir, oluşturduğu manyetik
alan yaklaşık olarak dünyadakinin 100/1'i kadardır. Güneşe en yakın
gezegen olmasından dolayı gündüz sıcaklığı 427 C° 'ye kadar ulaşır. Bir
atmosferi olmadığı için bu sıcaklığı tutamaz ve geceleri sıcaklığı -173
C° 'ye kadar iner. Merkür güneşe yakın olduğu için gün doğumunda ve gün
batımında çıplak gözle güneşin yanında parlak bir yıldız gibi
gözlenebilir. Merkür ilk olarak 1974 yılında Mariner 10 adlı uzay
sondası ile incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda Merkür ile
ilgili kesin olmasa da büyük bulgular elde edilmiştir. Bu inceleme
sayesinde Merkür gezegeninde su ve hayat olmadığı kesin olarak tespit
edilmiştir.
Merkür'ün yüzeyi derin kraterlerle kaplıdır. Bunun nedeni bir
atmosferinin olmayışıdır. Ay'da da olduğu gibi atmosferi olmayan Merkür
yüzeyine sayısız meteor çarpmış ve irili ufaklı derin kraterler
oluşmasına neden olmuştur. Merkür yüzeyinin teleskoplarla net bir
şekilde incelenmesi zordur. Fakat Mariner 10 uzay sondasının göndermiş
olduğu resimler sayesinde yüzeyi hakkında bilgi edinilmiş ve buna bağlı
olarak iç yapısı hakkında tahminlerde bulunulmuştur. Çoğunlukla çarpma
ve volkan kraterlerinden oluşmuş yüzeyde büyük ve geniş ovalar da yer
almaktadır.

Daha önceleri tümünün katı olduğu sanılan 1800 - 1900 km. yarıçapında
(dünyanınkinden daha büyük) demirden oluşmuş bir çekirdeğe sahiptir.
Çok zayıfda olsa gezegenin bir manyetik alanının olması
(dünyanın manyetik alanının%1i kadar) ,
çekirdeğin bir bölümünün halen erimiş halde bulunduğunu
düşündürmektedir.

Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 57.900.000 km
Yarı Çapı 2438 km
Kütlesi 0.33 x 10 24 kg
Yoğunluğu 5427 kg/m3
Atmosferik Basınç Yok
Sıcaklığı +423 C° , -183 C°
Görünür Parlaklığı -1.2 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 88 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 59 gün
Dönme Hızı 47.87 km/sn

Venüs
Venüs, Merkür'den sonra güneşe en yakın 2. gezegendir. Kütlece dünyaya
yakın bir büyüklüktedir. Ve kendisine ait bir atmosfere sahiptir. Gün
doğumunda ve gün batımında güneşe yakın olarak, dünyadan çıplak gözle
rahatlıkla görülebilir (Halk tarafından Çoban Yıldızı olarak ta
bilinir). Güneş ve aydan sonraki en parlak gök cismidir. Venüs'ün diğer
gezegenlerden farklı ve ilginç yanları vardır, bunlardan en ilginci 1
yılının 1 gününden daha uzun olmasıdır. Yani güneş etrafındaki dönme
hızı kendi ekseni etrafındaki dönme hızından daha fazladır. Güneş
etrafındaki dönme süresi 224 gün, kendi ekseni etrafında dönme süresi
ise 243 gündür. Ayrıca Venüs diğer gezegenlerin tam tersi yönde
dönmektedir. Diğer gezegenlerin hepsi saat yönünde dönerken Venüs
saatin tersi yönünde ve çok yavaş bir şekilde dönmektedir. Bu
farklılıkların nedeni hala anlaşılabilmiş değildir. Çıplak gözle çok
rahat görüle bildiği halde en iyi teleskopla bile yüzeyi incelenemez.
Bunun nedeni çok yoğun bir atmosfere sahip olmasıdır. %93 oranında CO2
(karbon di oksit) ve %2 oranında N2 (azot) ile az miktarda değişik
gazlardan oluşmuş olan atmosfer güneşten gelen ışınları bir ayna gibi
geri yansıtır. Bu olay gezegene müthiş bir parlaklık kazandırırken,
yüzeyinin incelenmesini zorlaştırır.
Venüs'ün yoğun atmosferi nedeni ile basıncıda çok yüksektir. Yaklaşık
olarak dünyadakinden 100 kat daha fazla basınca sahiptir. Atmosfer
yoğunluğu ise dünyadakinin 70 katı kadardır. Ayrıca atmosferinde azda
olsa yer alan H2SO4 ve HCL gibi asitler yağmur şeklinde gezegen üzerine
yağmaktadır. Bu nedenle dünya üzerindeki hiçbir canlının bu gezegende
yaşayabilmesi mümkün değildir. Venüs güneşe yakınlık açısından
Merkür'den daha uzak olmasına rağmen sıcaklığı daha yüksektir. Bunun
nedeni atmosferinin olmasıdır. Bu yoğun atmosfer güneşten gelen
ışınların büyük bir bölümünü geri yansıtsa da küçük bir kısmını içeri
alır ve dışarı çıkmasına izin vermez bu da sera etkisi yaparak
gezegenin günden güne ısınmasına neden olmaktadır. Gezegenin şu anki
sıcaklığının 325 C° 'nin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Venüs yüzeyi hakkında Amerikan Mariner ve Rus Venera sondaları inceleme
amaçlı kullanılmış ve kızıl ötesi de olsa yüzey resimleri çekilmiştir.
Bu resimlerden Venüs yüzeyinin düz ovalar, vadiler ve derin olmayan
kraterlerle kaplı olduğu anlaşılmıştır. Gezegen üzerinde Ishtar Terra
ve Aphrodite Terra adını taşıyan iki yüksek plato gezegenin %11' ini
kaplamaktadır. Kraterlerin derin olmamasının nedeni gezegenin ,yoğun
atmosferi sayesinde kendisine çarpacak olan meteorların hızını
kesebilmiş olmasıdır.
Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 108.000.000 km
Yarı Çapı 6051.8 km
Kütlesi 4.86 x 1024 kg
Yoğunluğu 5243 kg/m3
Atmosferik Basınç 60 atü
Sıcaklığı 231 K°
Görünür Parlaklığı -4 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 224 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 243 gün
Dönme Hızı 35.02 km/sn
Dünya
Üzerinde yaşadığımız gezen, dünyanın yarıçapı 6400 km ve yoğunluğu 5,52
kg/m3'dür. Güneşe yakınlık bakımından üçüncü sırada yer alan dünya ile
güneş arasındaki uzaklık 1.5 x 10 8 km' dır. Ve bu uzaklık 1 AB.
(Astronomik Birim) olarak kabul edilmiştir. Güneş sistemindeki diğer
gök cisimleri arasındaki mesafeler de genellikle bu birim kullanılarak
belirtilir. Yapay uyduların kullanılmaya başlaması ile dünyanın tam
şekli belirlenmiş ve bu şekle Geoit adı verilmiştir. Dünyanın konumu,
atmosferi ve iç yapısı üzerinde yaşam barındırabilmesi için en uygun
şekildedir. Güneş sisteminde ve bilinen tüm gezegenler arasında yaşama
el verişli tek gezegen dünyadır. Koruyucu bir kılıf görevi gören
atmosferi sayesinde meteor çarpmalarına ve güneşin yaydığı zararlı
ışınlara karşı gezegen korunur.
Dünyanın iç yapısı üç katmandan oluşmaktadır. Bu katmanlardan en dışta
bulunan ve yaşamaya elveriş olana kabuk adı verilmektedir. Tüm canlı
yaş***** üzerinde bulunduran, o bu katmanın ortalama kalınlığı 30 km
kadardır. Kabuğun hemen altından başlayıp çekirdeğe kadar devam eden
tabakaya manto adı verilir. 5100 km derinliğe kadar inen manto
tabakasının kabuğa yakın olan bölümü kırılgan kayalardan oluşmaktadır.
Dünyanın merkezindeki ısı 5000 C° civarında olduğundan mantonun
çekirdeğe yakın bölümü erimiş kayalardan oluşmaktadır. Manto
tabakasındaki basınç nedeni ile erime noktaları yükselen demir ve
magnezyum katı halde bulunurlar. Dünyanın merkezini oluşturan çekirdek
ise %90 oranında sıvı demirden oluşmaktadır. Bunun nedeni çekirdekte
tahminen 3 milyon Atm olan basınç altında demirin erime noktasının 8000
C°'yi bulan çekirdek ısısından düşük olması olarak açıklaya biliriz.
Çekirdekte bulunan sıvı demirin konveksiyon akımları ile ortaya
çıkardığı dinamo etkisi, Dünyanın manyetik alanını oluşturur. Dünya
yüzeyini 100km yukarısından başlayan manyetik alan yaklaşık 6500km
yüksekliğe kadar uzanır. Son yıllarda elde edilen veriler ile bu
manyetik alanın bir zırh gibi dünya yüzeyini ısı ve benzeri
tehlikelerden koruduğu anlaşılmıştır.
Ay:
Yarıçapı 1738 km olan ayın kütlesi 7.35e22 kg.dır.Dünyanın tek uydusu
olan ay dünya çevresindeki yörüngesini sabit bir yıldıza göre ortalama
27.32166 günde tamamlar. Buna sideral periyot adı verilir. Dünyadaki
her hangi bir noktaya göre ayın güneşle aynı hizaya iki kez gelişi
arasında 29,53059 gün vardır buna ise sinodal periyot denir. Ay takvimi
sinodal periyoda göre düzenlenmiştir. Ayın safhaları yaklaşık 19 yılda
bir aynı güne denk gelir.
Ayın oluşumu henüz tam bir cevap bulamamıştır. Güneş sistemi ve
dünyanın oluşumu hakkında birçok teori öne sürülmüş olmasına rağmen
ayın oluşumu ile ilgili gerçekçi bir teori yoktur. İleri sürülen üç
değişik teori bulunmaktadır. Bunlardan ilki George H. Darwin'e aittir.
Bu teoriye göre Ay, dünya üzerinde oluşan merkez kaç kuvvetleri ve
güneşin oluşturduğu çekim kuvvetin den kaynaklanan rezonans sonucu
dünyadan kopmuştur. Bu teoriye parçalanma teorisi denir. Fakat Roche
Limiti gereğince dünyadan kopan bir parçanın ayın bulunduğu noktaya
gelmeden parçalanması gerekmektedir. Bu nedenle parçalanma teorisi
geçerliliğini yitirmiştir. Diğer bir teoriye göre ise dünyayı oluşturan
gaz bulutundan ayrılan bir halka daha sonra da ayı oluşturmuştur. Bu
teori ise Roche'ye aittir ve kardeş hipotezi olarak adlandırılmaktadır.
Bu teorilere göre daha mantıklı temellere dayanan ve T.J.J See
tarafından 1909'da ileri sürülen diğer bir teoriye göre ise ay daha
önce başka bir gezegenin uydusuyken, yörüngesinden sapmış ve dünya
yakınlarından geçerken dünyanın çekin alanına kapılmıştır. Bu teorinin
doğruluğunun kanıtlanması için dünya ve Ay'ın kimyasal özelliklerinin
farklı olması gerekmektedir. Fakat 1969 yılında aydan alınan ilk
örneklerin incelenmesi ile yakalanma teorisi zayıflamıştır. Ay'ın
oluşumu ile ilgili günümüzde de geçerliliğini koruyan bir hipotez yoktur
Ay'a ilk kez inen uzay aracı 1959'da Luna2 Sovyet uzay aracı olmuştur.
Halen insanların ziyaret edebildiği tek uzay cismidir.Ay'a ilk insanlı
iniş 20 temmuz 1969'da ve sonuncusu da 1972 aralığında gerçekleşmiştir.
Ay, yüzeyinden örnekler toplanarak dünyaya getirilen tek cisim olma
özelliğini de halen korumaktadır.
1994 yazında Clementine ve 1999'da da Lunar Prospector uzay araçları
aracılığı ile Ay'ın son derece detaylı haritaları elde edilmiştir.

Aşağıdaki şekil Ay yüzeyinin eksiksiz bir projeksiyonudur.
Şeklin orta bölgesi dünyaya bakan yüz, sağ ve sol bölümler ise arka yüzü göstermektedir.

Ay'dan Apollo ve Luna uzay programlarıyla dünyaya 382 kg. kaya örneği
getirilmiştir. 20 sene sonra hala incelenmekte olan bu örneklerden,
ayın yapısı ve geçmişi hakkındaki bilgilerimizin büyük bir bölümü elde
edilmiştir. Örneklerin büyük çoğunluğunun 4.6 ila 3 milyar yaşında
olduğu anlaşılmıştır. Oysa dünyada 3 milyardan daha yaşlı örnekler
bulmak hayli zordur. Bu örnekler, güneş sisteminin, dünyanın ve ayın
oluşumu hakkında önemli ipuçları içermektedir.

Mars
Mars güneşe yakınlık bakımından dördüncü gezegendir ortalama güneş mars
uzaklığı 227.4 milyon kilometredir. Gök yüzünde kırmızı renkte görünür
ve kendisine ait bir atmosferi vardır. Büyüklük olarak yaklaşık
dünyanın yarısı kadardır (yarı çapı 3200 km). Gündüz ekvator sıcaklığı
10 C° civarlarına ulaşır, fakat atmosferi bu sıcaklığı tutabilmesi için
yeterli olmadığından, geceleri sıcaklığı -75 C° 'ye kadar düşer.
Kutuplarındaki sıcaklık ise -120 C° kadardır. Marstaki atmosfer basıncı
altında bu sıcaklık CO2 'nin donma sıcaklığı olduğundan kutuplarda CO2
buzları bulunmaktadır. Mars günü dünya gününden yalnızca yarım saat
daha fazladır fakat dünyaya göre güneşe daha uzak olduğu için bir yılı
687 gündür. Marsı atmosferinde dünyadakine benzer olarak H, O, CO ve
CO2 belirlendiği halde dünyada bol olarak bulunan Ni bulunmamaktadır.
1877 yılında marsın iki uydusu bulunmuştur. Bunlar ancak çok iyi
teleskoplarla gözlenebilen Phobos ve Deimos tur.
Bilindiği gibi yıllarca Marsta yaşam olduğu düşünülmüştü, bu teori için
gerçekten geçerli sebepler vardı. Marsta da dünyadaki gibi eksen
eğikliği olduğundan mevsimler oluşur. Değişik mevsimlerde yer kabuğunun
değişik renkler alması yıllarca astronomların marsta bitkisel yaşam
olduğuna inanmalarına neden olmuştur. Ayrıca mars yüzeyinde yer alan
geniş kanalların marslı yaratıklar tarafından kutuplardan ekvatora su
götürmek için yapıldığı sanılmaktaydı. Fakat ilki 1965'de olmak üzere
yollanan bir çok uzay sondası sayesinde marstaki bu kanalların tamamen
kendiliğinden var olduğu anlaşılmıştır.
Mars yüzeyi de ay yüzeyi gibi volkanik ve çarpma kraterleriyle doludur.
1965'den başlayarak yollanan uzay sondaları sayesinde elde edilen yüzey
şekillerine isimler verildi. Tharsis bölgesinde artık etkinlik
göstermeyen Olympus Mons, Ascraeus Mons, Pavonis Mons ve Arsia Mouns
volkanları marsın en dikkat çekici yüzey şekilleridir. Bu volkanların
çevresinde meteorların açtığı kraterlere rastlanmaz. Çünkü buradaki
kraterler zamanla lav ile dolmuştur. Ayrıca ekvator bölgesinden
başlayarak 3000 km doğuya doğru uzanan bir vadi, sonra kuzeye
kıvrılarak Chryse'ye varır. Bu vadi bazı yerlerde 100 km genişliğe ve 6
km derinliğe sahiptir. Bu denli bir vadinin yalnızca akarsular
tarafından oyulabileceği düşünülmektedir. Bu da daha önce Mars
yüzeyinde suyun var olduğuna inanılmasını sağlamıştır.
Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 227.400.000 km
Yarı Çapı 3200 km
Kütlesi 0.64 x 1024 kg
Yoğunluğu 3933 gr/cm3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı -25 C°
Görünür Parlaklığı 1.2 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 687 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 25 saat
Dönme Hızı 24.13 km/sn

Jüpiter
Jüpiter, 71370 km ekvator yarı çapı ile Güneş Sistemindeki en büyük
gezegendir ve Güneş'e yakınlık bakımından 5. sırada yer alır. Kütlesi
yaklaşık olarak dünya kütlesinin 318 katıdır. Bu dev gezegen Güneş
çevresindeki turunu 11.86 yılda tamamlar. Çok büyük bir gezegen olduğu
için küçük bir teleskopla bile ekvatora paralel olarak uzanan farklı
renkteki kuşakları seçilebilir. Jüpiter hakkında ne yazık ki halen
kesin bilgiler bulunmamaktadır. Yüzeyi atmosferi ve uyduları hakkında
sadece tahminlerde bulunulmaktadır. Bu tahminlere göre çok yoğun bir
atmosferi ve de küçük bir çekirdeği bulunmaktadır. Gezegenin içi
hakkında yapılan tahminlere göre saf hidrojen veya %1-2 helyum içeren
hidrojen ve %1-2 oranında diğer elemanlardan oluşmuştur. Jüpiter
güneşten aldığı enerjini yaklaşık olarak 2.5 katını çevresine
yaymaktadır bunun nedenini gezegendeki gravitasyonel çökmenin hala
sürmesi olarak tahmin edilmektedir. Jüpiter'in çevresinde 6500 km
genişliğinde ve bir kaç km kalınlığında bir halkası bulunmaktadır.
Bu dev gezegen çok büyük bir manyetik alana sahiptir. Bu alan sayesinde
bilinen 16 uydusu bulunmaktadır. Fakat gezegenin uydularının 16 ile
sınırlı olmadığı ve başka uydularının da bulunduğu tahmin edilmektedir.
Jüpiter hakkındaki ilk bilgiler NASA’nın 70'li yıllarda gönderdiği
Pioneer10 ve Pioneer11 uzay sondaları tarafından elde edilmiştir. Fakat
Jüpiter hakkındaki en önemli bilgiler 1995 yılında Jüpiter'e ulaşan
Galileo uzay sondasından alınmıştır. Galileo'nun gönderdiği bilgiler
sayesinde Jüpiter'in 4 büyük uydusu (Io, Europa, Ganymede ve Callisto)
bulunmuş ve bunlara Galileo uyduları adı verilmiştir. Bu 4 Uydu gezegen
ile aynı yönde dönmektedir. Fakat daha sonra bulunan küçük ve gezegene
daha yakın olan uydular gezegene zıt yönde dönmektedir. Bu uydular
içinde en ilginci Europa uydusudur. Dünyadan yapılan incelemelerle bu
uydunun yüzeyinin su buzlarıyla kaplı olduğu ve hiç bir çarpma
kraterinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu uydunu üzerinde yer alan ve
değişik yönlerde düzgün olarak uzanan çatlaklar, yüzeydeki buzların
attaki sıcak bir deniz üzerinde yüzdüğünün sanılmasına neden olmuştur.
Bu da bu uydu üzerinde canlı olabilme olasılığını artırmaktadır.
Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 778.000.000 km
Yarı Çapı 71370 km
Kütlesi 1898 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1326 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı 110 K°
Görünür Parlaklığı -2.0 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 11.86 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 9.9250 saat
Dönme Hızı 13.07 km/sn

Satürn
Güneş Sisteminin ikinci büyük gezegeni olan Satürn'ün yarı çapı 60400
km dir ve 1.433.000.000 km lik mesafe ile güneşe yakınlıkta 6.
sıradadır. Gezegen teleskopla incelendiğinde yeşilimsi bir renkte
görünür ve çıplak gözle görülebilen en uzak gezegendir. Neredeyse tümü
gazlardan oluşan bu gezegenin yoğunluğu çok küçüktür. Ortalama 700
kg/m3 yoğunluğu ile Güneş Sistemi'nde en küçük yoğunluğa sahip olan
gezegendir. Güneşe olan uzaklığı nedeni ile yüzey sıcaklığı yaklaşık
olarak -150 Cº dir. Vogayer aracından alınan kızılötesi bilgilere
dayanılarak gezegendeki hidrojen/helyum oranı 9/1 olarak saplanmıştır.
Satürn'ün çevresine yaydığı ısı enerjisi güneşten aldığı ısı
enerjisinden daha fazladır.
Gezegenin çevresindeki halkalar yıllarca bir sır olarak kalmış ve
gezegene insanların büyük ilgi göstermesine neden olmuştur. Bu halkalar
ilk olarak Galileo uzay aracı tarafından gözlenmiştir fakat ne olduğu
ancak Huygens tarafından 1655'te açıklanmıştır. Gezegen çevresinde
araştırma yapan sondalar. Halkaların yapısı ve içeriği hakkında bize
bazı bilgiler verdi. Bu bilgilere dayanılarak en dıştaki halkadan en iç
teki halkaya doğru sırası ile A, B, C, E, F ve G isimleri verilmiştir.
Bu araştırmalarda halkaların sanıldığından daha karmaşık bir yapıya
sahip olduğu ve çok sayıda çemberden oluştuğu anlaşıldı. Halkaların
arkasındaki yıldızların parlaklığı görülebildiği için halkaların
genişliğinin yalnızca 20 km kadar olabileceği tahmin edilmektedir.
Ayrıca halkaların oluşumu hakkında, evrende daha önceleri başıboş
dolaşan ufak meteor ve buz parçaları gibi değişik cisimlerin Satürn'ün
çekim alanına yakalanmaları sonucu oluştuğu tahmini kabul edilmektedir.



Halkaların Özellikleri;
Halka İç ve dış yarıçap (km)
A 119.800 - 136.600
B 90.500 - 117.100
C 74.600
D Belirsiz
E 210.000 - 294.600
F 139.200
G 168.00

Gezegenin bilinen 17 tane uydusu vardır. Keşfedilen ilk uydusu 1655
yılında bulunan Titan dır. Titan aynı zamanda Satürn'ün en büyük
uydusudur. Titan, yoğun ve portakal renkli bir atmosfere sahiptir.
Yüzey basıncının 1,5 atmosferden daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Atmosferin yapısında azot, metan ve %12 oranında argonla az miktarda
moleküler hidrojen içerir. Gezegenin tüm uydularının yüzeyleri çarpışma
izleri ile doludur. Titanın ile birlikte 8 uydunun keşfinden sonra
Voyager sondası ile 8 yeni uydu daha keşfedildi. Yeni keşfedilen küçük
uyduların şekillerinin ve yörünge hareketlerinin daha düzensiz olduğu
anlaşılmıştır.

Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 1.433.000.000 km
Yarı Çapı 60400 km
Kütlesi 568.46 x 10 24 kg
Yoğunluğu 687 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı -150 Cº
Görünür Parlaklığı -2.0 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 29.44 yıl
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 10.656 saat
Dönme Hızı 9.69 km/sn




Uranüs
Uranüs, 2.872.460.000 km lik mesafe ile güneşe yakınlık sırasında 7.
gezegendir. 1781 yılında Sir W. Herschel tarafından gözlenmiştir. Çapı
yaklaşık olarak 25600 km kadardır. 17 saat civarında tamamladığı eksen
periyodunu yuvarlanarak yapar. Bu nedenle kutuplardaki basıklığı
yüksektir. Güneşe olan uzaklığı nedeni ile hakkında pek fazla bilgi
bulunmamaktır. Gezegenin yapısı ve atmosferi hakkındaki bilgiler
çoğunlukla tahminlere ve 1986 yılında gezegenin yakınlarından geçen
Voyager 2 sondasından alınan bilgilere dayanmaktadır. Bu bilgiler
ışığında; gezegenin, hidrojen bakımından zengin, metan ve helyum içeren
çok yoğun bir atmosfere sahip olduğu, yüzey sıcaklığının -221 Cº
civarlarında olduğu, dünyanınkinden daha büyük bir mağnetik alana sahip
olduğu ve kayalık bir çekirdeğinin bulunduğu gibi tahminler ileri
sürülmektedir.

Uranüs'ün şu ana kadar gözlene bilinmiş 17 uydusu bulunmaktadır. Bu
uydulardan ikisi olan Titana ve Oberon gezegeni ilk gözlemleme ünvanına
da sahip olan Sir W. Herschel tarafından gözlenmiştir. 1948 yılına
kadar beş büyük ana uydusu gözlenile bilinmişti. Fakat 1986'da Voyager
2 sondası bu uydulara ek olarak 10 küçük uydu daha bulmuştur. 31 Ekim
1997'de ise yarı çapları 160 ve 80 km olan iki uydu daha gözlenmiştir.
Gezegenin çevresinde 9 ince halka bulunmaktadır. Bu halkalar 10 Mart
1997 yılında bir yıldızın gezegenin arkasında kalması sonucunda yapılan
gözlemler ile keşfedilmiştir. Halkalar gezegenin merkezinden 42000 km
sonra başlamaktadır ve en genişi bile kalınlığı bile 10 Km'den fazla
değildir. En içten dışa doğru halkalara 6, 5, 4, α, β, γ, δ, ε isimleri
verilmiştir. Sırası ile bu halkaların gezegenin merkezine olan
uzaklıkları 41980, 42360, 42663, 44844, 45799, 47323, 47746, 48423 ve
51000 km dir. En dıştaki halka olan ε halkası elips şeklindedir ve her
iki ucunda yarıçapları 40-50 km olan iki uydu yer almaktadır.

Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 2.872.460.000 km
Yarı Çapı 25600 km
Kütlesi 86,832 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1270 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı -221 Cº
Görünür Parlaklığı 5.8 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 84 yıl
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 17 saat
Dönme Hızı 6.81 km/sn



Neptün
Neptün güneşe Plüton'dan sonraki en uzak gezegendir. Neptün'ün
yörüngesi Plüton gezegenin yörüngesi ile kesiştiği için güneş
etrafındaki turunun bir bölümünde Plüton gezegeninin arkasında kalarak
güneşe en uzak gezegen olur. Fakat Plüton'a göre daha kısa süre arkada
kaldığı için, Güneşe en uzak ikinci gezegen olarak kabul edilir.
Gezegenin bulunması tamamen matematiksel hesaplamalara dayanmaktadır.
Uranüs gezegeninin yörüngesinde ki düzensizlikleri inceleyen Le
Verriner, 1845 yılında Uranüs gezegeninin yörüngesindeki
düzensizliklerin daha dışarıdaki bir gezegenden kaynaklandığını buldu
ve yaptığı hesaplamalar sonucunda elde ettiği koordinatları Galle
adındaki astronoma bildirdi. Galle elindeki verilere dayanarak yaptığı
çalışmalar sonucunda 1846 yılında Neptün gezegenini gözlemlemeyi
başardı. Güneşe olan uzaklığından dolayı Neptün gezegeni hakkında kesin
bilgiler bulunmamaktadır. Fakat gezegenin yakınlarından geçen Voyager 2
uzay sondasından alınan bilgilere göre, gezegen 22300 km lik yarı çapa
sahiptir ve kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 17.24 saatte
tamamlamaktadır.
Neptün gezegeninin bilinen sekiz uydusu bulunmaktadır.Triton ve Nereid
ana uydularıdır.Bunlardan 2000 km yarı çaplı Tirion 1846'da Lassel
tarafından bulunmuştur. Gezegenin ikinci uydusu olan Nereid ise 1949
yılında Kuiper tarafından keşfedilmiştir. Nereid güneş sistemindeki en
büyük dış merkezliliğe sahip olan uydudur. Bu neden uydunun Neptün'den
uzaklığı 1.3x10 6 km ile 9.8x10 6 km arasında değişmektedir. Tüm büyük
gezegenlerde olduğu gibi Neptün gezegeninin de çevresinde halkalar
bulunmaktadır. Bu halkalar tam olarak ilk kez Voyager 2 uzay sondası
ile gözlenmiştir. Le Verrier, Adams, Galle gibi halkaların isimleri
gezegen hakkında çalışma yapmış olan kişilerin adlarından alınmıştır.
En dıştaki halka olan Adams halkası dört halkanın sicim gibi
burulmasından oluşmuştur. Yoğunluğu yüksek olan bu halkanın genişliği
1000 km kadardır.

Solda Hubble Uzay Teleskopu ile elde edilmiş gerçek renklerinde Neptün
ve uydularından en büyüğü olan Triton'un resmini görmektesiniz. Neptün
atmosferindeki bulut bantları da belirgin şekilde gözükmekte.
Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 4,495,060,000 km
Yarı Çapı 24764 km
Kütlesi 102 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1638 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı 46.6 K°
Görünür Parlaklığı 7.9 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 164.7 yıl
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 16.11 saat
Dönme Hızı 5.43 km/sn
Plüton
Güneş'e en uzak gezegen olan Plüton gezegeni aynı zamanda, güneş
sisteminin en küçük ve hakkında en az bilgi bulunan gezegeni olma
özelliklerini de taşımaktadır. Plüton gezegeninin keşfi matematiksel
hesaplamalara dayanmaktadır. Uranüs'ün yörüngesindeki düzensizlikler
hakkında yapılan araştırmalar sonucunda Neptün gezegeni bulunmuştur
fakat yapılan hesaplar bu gezegenin tek başına Uranüs'ün yörüngesindeki
düzensizlikleri açıklayamayacağı anlaşılmıştır. Daha da derinleştirilen
araştırmalar Plüton gezegeninin varlığını kanıtlamıştır fakat gezegen
ancak 1930 yılında Tombaugh tarafından gözlene bilinmiştir. Neptün'ün
yörüngesi ile kesişen yörüngesi nedeni ile güneş etrafındaki turunun
küçük bir bölümünde Neptün gezegenin önüne geçerek onu güneşe en uzak
gezegen yapar.
Gezegenin boyutlarına göre çok büyük bir uydusu bulunmaktadır. 1978
yılında keşfedilen ve Charon adı verilen bu uydunun büyüklüğü hemen
hemen Plüton gezegenin kendisi kadardır bu nedenle gezegen ve uydusuna
ikili gezegende denilmektedir. Uydusunun bulunması ile birlikte kütlesi
hakkında tahmin yapılma imkanı bulunan gezegenin kütlesi 0.0125 x 10 24
kg olarak belirlenmiştir. Yaklaşık 50K° olan atmosferinde donmuş metan
gazı bulunduğu tahmin edilmektedir.


Yandaki resim Plüton ve Charon’u Birleşik devletlerle kıyaslayarak, boyutları hakkında bir fikir edinebilmeniz için konmuştur.

Özellikleri :
Güneşe Olan Uzaklığı 5,869,660,000 km
Yarı Çapı 1195 km
Kütlesi 0.0125 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1.750 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı 50 K°
Görünür Parlaklığı 13.7 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 247.6 yıl
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 153.29 saat
Dönme Hızı 4.72 km/sn
[

Güneş Sistemi Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http:///www.refleksforum.com
 
Güneş Sistemi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Güneş Enerjisi ve Canlılar
» Flash Haber Manşet Sistemi - Flash + XML
» Sinir Sistemi Slayt
» Solunum Sİstemİ Ppt Sunusu
» Canlılarda Sindirim Sistemi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Eğitim E-Book :: Fizik-
Buraya geçin: