|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Karaciğerdeki Özel Sistem

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
serezo
Yönetici
Yönetici
serezo


Ruh Hali : Karaciğerdeki Özel Sistem Defaul10
Mesaj Sayısı : 952
Rep Puanı : 13131
Teşekkür Aldı : 0
Kayıt tarihi : 29/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli/Gebze
İş/Hobiler İş/Hobiler : MEsaj atmak :D
Lakap Lakap : Sezo

Karaciğerdeki Özel Sistem Empty
MesajKonu: Karaciğerdeki Özel Sistem   Karaciğerdeki Özel Sistem EmptySalı Kas. 24, 2009 10:34 am

VÜCUDUMUZUN İÇİNDEKİ BAĞIMSIZ FABRİKA:
KARACİĞER

Bilgisayar mühendisleri, son yıllarda enerjiyi değerlendirme açısından
en başarılı organ olarak karaciğeri model almaya başladılar. Bunun en
önemli nedeni ise karaciğerin aynı anda birçok işlemi kusursuz bir
şekilde yerine getirebiliyor olmasıdır. Karaciğer insan vücudunun genel
düzeni ile ilgili yaklaşık 500 tane fonksiyona sahiptir.36
Karaciğer, yediğimiz yiyeceklerin vücut tarafından kullanılabilir hale
gelmesini sağlar. Bunu yaparken, sindirim sisteminden gelen kan
içindeki kompleks molekülleri parçalayarak kullanılabilir veya
depolanabilir moleküller haline getirir. Daha sonra faydalı olanları
tekrar kan yoluyla diğer hücrelere gönderir. Zararlı olanları ise,
birkaç işlemden geçirerek böbreklere yollar ve oradan da süzülerek üre
halinde vücuttan atılmalarını sağlar. 1.5-2 kg ağırlığındaki bir "et
kütlesi"nin, kan yoluyla tüm besin maddelerini işlenmemiş olarak alıp;
çeşitli kimyasal tepkimelerden geçirerek, vücudun diğer hücrelerine
faydalı olacağını bildiği yapıtaşlarına dönüştürmesi başlıbaşına bir
mucizedir.
Karaciğerin asıl görevi kan yoluyla aldığı besin maddelerini işlemek
olduğu için, yapısının kanı muhafaza etmeye uygun olması gereklidir.
Nitekim karaciğer de süngerimsi bir yapıya sahiptir. Hatta insan
vücudundaki toplam kanın 800-900 gramı, her zaman karaciğer tarafından
emilmiş durumdadır. Bu nedenle ağırlaşan organın vücut içindeki özel
konumu da, diğer organlara zarar vermeyeceği ve görevlerini
yapabileceği şekilde ayarlanmıştır.
KARACİĞERİN DEV BİR LABORATUVAR OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
Karaciğerdeki Özel Sistem 108Tam
teşekküllü, son teknoloji ile donatılmış bir laboratuvarın kendi
kendine oluşabileceğini kimse iddia etmez. Ama evrimciler karaciğerde
yer alan eşsiz laboratuvar kompleksinin kendi kendine oluştuğuna inanır
ve bunu delil olmadan savunurlar. Çünkü Darwinizm insanların akıllarını
örten bir büyü, batıl bir dindir.
Karaciğerinizin tek bir
hücresinde 500 farklı kimyasal işlem gerçekleştirilir. Milisaniyeler
(saniyenin binde biri) içinde kusursuz aşamalarla gerçekleşen bu
işlemlerin çoğu laboratuvar koşullarında hala taklit edilememektedir.
Karaciğer hücresi, yediğimiz besinlerin hepsini hücrelerimizin
kullanabileceği enerji olan şekere, yani glikoza çevirir. Kullanılmayan
şekeri yağa çevirip depolar. Şekerin yokluğunda ise proteinleri ve
yağları şekere çevirip hücrelere sunar.
Kısacası biz, canımızın istediği her türde yiyeceği yerken, karaciğer
bütün bu yiyecekleri vücudumuzun gereksinimine göre harcar, dönüştürür
veya depolar. Üstelik ilk insandan bu yana trilyonlarca karaciğer
hücresi aynı şuur ve ilimle hiç şaşırmadan hareket etmektedir.
KARACİĞERDEKİ KONTROLLÜ SİSTEM
Karaciğerdeki sistemi bir limanın işleyişine benzetmek mümkündür. Nasıl
ki değişik bölgelerden gelen bütün kargolar bir limanda toplanıp
buradan diğer bölgelere dağıtım yapılırsa, aynı şekilde karaciğerde de
vücut için gerekli bütün maddeler toplanır ve buradan vücudun
ihtiyacına göre dağıtılır.
Karaciğerdeki Özel Sistem 109
Karaciğerin
bulunduğu yer, vücut içinde yürüttüğü faaliyetleri nedeniyle çok
önemlidir. Tüm sistemlere yakın olmalı ve ağırlığı nedeniyle de insanın
hareketlerini engellemeyecek bir yerde bulunmalıdır. İç organların en
irisi olan ve yetişkinlerde ağırlığı 1,5-2 kg olan karaciğer,
diyaframın sağ alt kısmında bulunur ve midenin altında yer alır.
Karaciğer bütün özellikleri ile bir yaratılış mucizesidir.

Karaciğere girecek hammaddelerle yüklü kanın bu organa ulaşması,
sindirim yollarından ve kalpten gelen damarlara bağlıdır. Damarlar,
organları birbirlerine belirli amaçlar için bağlar. Yani vücudun içinde
ne işe yaradığı belli olmayan veya kullanılmayan bir damar bulmak
mümkün değildir. Karaciğere ulaşan damarlar da, en kısa zamanda bu
organa, doğru miktarda kan ulaştırmakla görevlidirler. Kalbin sol
karıncığından pompalanan oksijenli kan, karaciğer atardamarıyla
karaciğere ulaşır. Vücuttaki her damar kanın karaciğere ulaşması
gerektiğinden haberdarmış gibi bu organa yönelmiştir.
Vücudumuzda
dolaşarak tüm hücrelerin ihtiyaçlarını giderecek kanın, yolculuğuna
başlamadan önce iyi bir denetimden geçmesi ve eksikliklerinin tespit
edilip tamamlanması gerekir. Bu noktada karaciğer hücreleri devreye
girer. Mide, bağırsak ve dalaktan gelen kan, başka hiçbir yere
yönelmeden doğrudan rafine edilmesi gereken yere yani karaciğere
ulaştırılır. Sanki bu organlar ortak bir karar almışçasına kendi
paylarına düşen görevleri yerine getirmekte, karaciğerin önemini
bilmekte ve görevi ona teslim etmektedirler.
Mide, bağırsak veya dalaktan çıkan kanın karaciğere değil de, direkt
olarak kalbe giderek vücut hücrelerine yayılması demek; uygun hale
gelmemiş maddelerin ve hatta zararlı ve zehirli olanların da tüm
hücrelere gönderilmesi demektir. Bu da insan için hayati açıdan
tehlikeli bir durumdur.
Karaciğer hücreleri kan üretmezler. Kan, karaciğer hücrelerine
dışarıdan gelir. Kendilerine yabancı bir sıvı olmasına rağmen karaciğer
hücreleri, kanın yapısını son derece iyi tanırlar. İçeriğinin ne olması
gerektiğini çok iyi bilirler. Eğer kanın içinde eksik maddeler varsa bu
maddeleri temin ederler. Eğer kanda olması gerekenden fazla bir madde
varsa bu maddeyi de depolarlar. Kısacası karaciğer hücreleri
görevlerini eksiksizce yerine getirebilecek uzmanlığa sahiptirler.
Karaciğerdeki Özel Sistem 111_1
Karaciğerdeki
dolaşım (solda) ve karaciğerin genel görünümü (sağda)
Karaciğerdeki Özel Sistem 111_2
Diğer organlardan farklı olarak karaciğer, iki ayrı kaynaktan kan
almaktadır. Birincisi kalbin ana atardamarından oksijen yüklü kan
getiren damar bağlantısıdır. İkincisi mide ve bağırsaklardan besin
maddeleri taşıyarak gelen toplardamardır. Bu iki ana kaynak karaciğerin
taneli dokularına ulaşır ve karaciğerin içinde sinüslere ayrılır.
Karaciğer hücreleri tarafından işlenen kan, tek bir toplardamarda
birleşir ve dışarı boşaltılır.
Karaciğerden çıkan kan tekrar
kalbin sağ tarafına ulaşır ve tüm işlemler tamamlanmış olarak vücuda
yayılmak üzere akciğerlere pompalanır. Görüldüğü gibi organlar
arasındaki damar bağlantıları ve kanın hangi sıra ile hangi organa
gitmesi gerektiği dahi özel bir planlama ile belirlenmiş ve sistem bu
plana göre kurulmuştur.
KÜÇÜK KARACİĞERLER: LOPÇUKLAR
Karaciğerdeki Özel Sistem 111_3Karaciğerin
işleyişinin ardında ne tür bir yapı vardır? Sürekli kanla iç içe olan
bir organın süngerimsi yapısının yanısıra, ürettiklerini ve atıklarını
organdan dışarı taşıyacak bir sisteminin de olması zaruridir. Vücuda
yarar sağlayacak proteinlerin ve diğer maddelerin üretildikten sonra
karaciğerin içinde saklı kalmaması gerekir. Hemen acil ihtiyaç duyulan
merkezlere gönderilmeleri veya zararlı olanların vücuttan atılmaları
hayati önemdedir.
Karaciğerin tüm bu hayati fonksiyonları, lopçuk
adı verilen hücreler bütününde gerçekleşir. Karaciğer dört büyük
lopçuktan meydana gelir. Her bir lopçuk bir karaciğer gibi işler. Bir
yanı kan, diğer yanı safra yollarıyla temas halinde olan lopçuklar ince
mikroskobik liflerden yapılmıştır. Bir taraftan kirli kanı taşıyan
toplardamar, diğer taraftan oksijen yüklü kanı getiren atardamarla
temas halindedir. Karaciğerin yapısında her damarın akış yönü, ne tür
kan taşıyacağı ve bu kanı nerelere ileteceği detaylı olarak
hesaplanmış, planlanmış ve en kusursuz şekliyle uygulamaya konulmuştur.
KARACİĞERİN ÖZEL YAPISI
Yaşamımız için son derece büyük önem taşıyan kanı, vücudun en uç
noktalarına yorulmadan taşıyan, kılcal damarlardır. Dokuların
derinliklerine girdikçe incelen kılcaldamarların çeperleri toplardamar
ve atardamar çeperlerinden çok daha incedir. Geçirgen yapıları
sayesinde dokular ile kan arasında solunum gazları, su, çeşitli
mineraller, tuzlar, besinler, atıklar, hormonlar ve savunma elemanları
sürekli hareket halindedirler.
Karaciğerdeki kılcal damar çeperleri, diğer kılcal damarlardan farklı
olarak, koruyucu bir tabaka olan "bazal tabaka"dan yoksundurlar.
Aslında "yoksun" kelimesini kullanmak doğru değildir. Çünkü burada
bilinçli bir "yoksunluk" söz konusudur. Diğer organlarda "bazal tabaka"
bulunurken, karaciğerdeki kılcal damarlarda bu oluşumun bulunmaması
sayesinde, damarlardan gelen kan, hemen bir sünger gibi emilip
karaciğer hücrelerinde işlenerek vücuda oldukça hızlı ve eksiksiz
olarak iletilir. Karaciğer, görevine uygun bu yapı sayesinde kanı
rahatlıkla dokularına alıp işleyebilir. Bu şekilde ürettiği birçok
proteini de kan plazmasına boşaltabilir ve ömrünü tamamlamış kanda
dolaşan yaşlı alyuvarları bünyesine alıp yok edebilir.
Bu "bazal tabaka" yapısının karaciğerdeki kılcal damarlarda
bulunmamasının ne kadar önemli olduğunu başka bir örnekle açıklayalım:
Suyun yumuşak bir toprak zeminden iç kısımlara süzülmesi, üstünde kil
benzeri sert bir tabaka bulunan topraktan geçmesinden daha kolaydır.
Çiftçiler bitkilerin dibindeki toprağın su geçirgenliğini artırmak için
toprağı sık sık çapalarlar. Çapalanmayan bitkilerin yağan yağmurlardan
faydalanması sınırlı olur. Bitki köklerine minerallerin ve suyun
rahatlıkla ulaşabilmesi için toprağın geçirgen bir yapıya sahip olması
gereklidir. Aynı durumu karaciğer için düşünürsek; bazal tabakası
bulunmayan ve bu sayede daha geçirgen olan karaciğer kılcal damarları,
kanı karaciğer hücrelerine çarçabuk ulaştırırlar.
KARACİĞERDEKİ HAVUZLAR: SİNÜSLER
Karaciğerin karmaşık damar yapısı içerisinde ince yarıklar şeklindeki
sinüsler yer alır. Sinüslerin görevi, dışarıdan gelen kan kaynağını
barındırmak ve kanın işlenmesinde havuz rolü oynamaktır. Karaciğerde
iki milyondan fazla sinüs olduğu sanılmaktadır.
Bir sinüsün çapı öyle küçüktür ki bir alyuvar buradan geçmek isterse
ancak sıkışarak bunu başarabilir. Bu kadar hassas ve ince bir yapı,
insan hayatı boyunca delinmeden, zedelenmeden işlev görmektedir.
Sinüslerin bu derece ince bir yapıya sahip olmalarının nedeni ise
öğrenildiğinde insanı hayrete sürükleyen bilgilerdendir.
Karaciğerdeki Özel Sistem 113

Karaciğerin yapısı son derece geçirgendir. Bu sayede kan, karaciğer
hücrelerine daha kolay ve süratli ulaşır.
Karaciğerdeki ince
yarıklar şeklindeki sinüs duvarlarında, alyuvarların sıkışarak geçmesi
nedeniyle bir masaj etkisi gerçekleşir. Bu masaj sayesinde, sinüs
duvarlarında tıkanıklık yaşanması engellenmiş olur ve kan ile karaciğer
hücreleri arasında maddelerin yaptıkları sürekli alış-veriş kolaylaşır.

Karaciğerin kanla gelen maddeleri sentezleme veya arıtma işlerini
başarabilmesi için bu maddelerin mutlaka karaciğer hücreleri olan
hepatositlere ulaşması gerekir. Bu ulaştırma sorumluluğunu üstlenen
sinüsler, tüneller gibi yayıldıkları karaciğer dokusunda ustaca
çalışırlar. Sinüslerin çok keskin bir ölçüyle tespit edilmiş çapları,
duvar yapıları ve diğer damarlarla bağlantıları, yapacakları işe en
uygun biçimdedir. Karaciğer sinüslerinin duvarlarında bulunan ve
"fenestrae" denilen delikli yapı, kandaki 1 mm.'nin 10.000'de birinden
küçük parçacıkların karaciğer hücrelerine ulaşmasını, bundan daha büyük
olanların ise karaciğer hücreleriyle temasının engellenmesini sağlar.
Sinüsler bu kadar dar değil de geniş olsalardı, büyük moleküllü
maddeler kan yoluyla kolaylıkla karaciğer hücrelerine ulaşacak ve bu
büyük moleküller karaciğer hücrelerine zarar verecekti.
Karaciğerdeki Özel Sistem 114
Karaciğerin
her bir lobunda yüzlerce hepatosit bulunur. Hepatositler (karaciğer
hücreleri) kimyasal mikro işlemciler gibi çalışır. Bunlar ham besinleri
gerekli maddelere çevirir ve zehirli olanları da tehlikesiz hale
getirirler. Vücudun ihtiyaç duyacağı maddeleri depolar ve dağıtımını
yaparlar. Karaciğerdeki bu kusursuz tasarım üstün güç sahibi olan
Allah'a aittir.
KARACİĞERDEKİ FARKLI HÜCRE YAPILARI
Karaciğerde "epitel hücreler" ve "bağ dokusu hücreleri" olmak üzere iki
farklı hücre çeşidi bulunmaktadır. Bu hücreler büyük bir disiplin
içinde, görevlerini karıştırmadan veya aksatmadan, üzerlerine düşen
sorumluluğu yerine getirirler. Bu disiplinli çalışma sisteminde meydana
gelebilecek bir bozulma insan için ölüm anlamına gelir.
Örneğin karaciğer hücreleri glikozu depolamaktan birdenbire
vazgeçerlerse, vücuda besin girmediği anlarda hücreler enerji
yetersizliğinden görevlerini yapamaz ve beyin hücreleri çalışmaz. Bu da
ölüme veya kalıcı sakatlıklara sebep olur.
Ancak böyle bir şey gerçekleşmez ve hücreler tam gerektiği şekilde
hareket ederek, gereken üretimleri yaparlar. Karaciğerdeki her hücre
belirli bir amaç doğrultusunda yaratılmıştır. Örneğin karaciğer,
"Glisson kapsülü" diye adlandırılan şeffaf bir bağ dokusu (ince zar)
ile kaplıdır. Bu zarın çok önemli bir görevi vardır. Karaciğerin yapısı
içi sıvı dolu bir süngere benzetilirse, söz konusu zar da ıslak
süngerin içine konulduğu ince bir poşete benzer. Bu zar sıvı dolu
karaciğerin içerdiği karışımların dışarı sızmamasını sağlar. Bu bağ
dokusu sayesinde, karaciğer yapısını ve içeriğini korur ve dışarıdaki
organlardan da ayrılır.
Bağ dokusu hücrelerinin görevi organı kaplamak ve korumak iken, 1
milimetre altındaki karaciğer hücrelerinin ise çok daha farklı
görevleri vardır. Hücrelerin birbirlerine bu derece yakın olup, bu
kadar farklı işler üstlenmeleri oldukça şaşırtıcıdır. Anne karnındaki
gelişim sırasında bazı hücreler karaciğeri oluşturan hücrelere
dünüşürken, bu hücrelerin hemen yanında bulunan bazı hücreler de şeffaf
hücreler haline gelmişlerdir. Ardından bu şeffaf hücreler birleşerek
karaciğeri tamamen sarıp paketleyen ve içindeki sıvıyı sızdırmasını
engelleyen bir zar oluşturmuşlardır. Sonuçta birbirlerine yapışık ancak
görev ve fiziksel yapı olarak birbirlerinden tamamen farklı iki hücre
grubu ortaya çıkmıştır. Bu iki hücre grubu arasında kesin ve pürüzsüz
bir sınır oluşmuştur. Her hücre -insan daha anne karnında gelişirken-
kendi görevini, sorumluluğunu, nerede bulunması gerektiğini bilerek
doğmuş ve vücut bu sayede düzgün bir şekilde inşa edilmiştir.
Karaciğer hücrelerinin fiziksel yapıları da bulundukları bölge ve
üstlendikleri göreve göre ayrı ayrı en ideal şekilde tasarlanmıştır.
Örneğin karaciğeri saran zar ile temas halinde bulunan hücrelerin
duvarları düzdür. Çünkü karaciğer hücreleri ve bu zar arasında yoğun
bir madde alışverişi söz konusu değildir.
Ancak hücreler arasında yoğun alışverişin bulunduğu bölgelerde durum
farklıdır. Bu hücrelerin duvarlarında komşu hücrelere doğru uzanan
parmaksı uzantılar (mikrovilli) bulunur. Bu uzantılar hücreler ve kan
sıvısı arasında daha fazla temasın sağlanmasını ve böylece madde
alışverişinin daha kolay yapılmasını sağlar. Bu uzantıların bulunduğu
bölgelere kimyasal tepkileri hızlandıran ve sonuçlandıran enzimler de
özel olarak yerleştirilmiş ve madde alışverişi için her türlü imkan
sağlanmıştır.
Karaciğeri oluşturan hücrelerin görevlerine ve bulundukları bölgelere
göre en ideal fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olmaları,
karaciğer içindeki her detayın belirli bir plan doğrultusunda
düzenlendiğini göstermektedir.
Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun
eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)
KARACİĞERDEKİ KANALLAR SİSTEMİ
Karaciğer, içinde milyonlarca kanal bulunan özel bir ulaşım sistemine
sahiptir. Karaciğere kan getiren başlıca iki damar karaciğerin içinde
milyonlarca küçük kılcal damara ayrılmıştır. Ayrıca karaciğerin içinde
safra salgısını taşıyan ve kan damarlarına paralel döşenmiş safra
kanalları da bulunmaktadır. 1.5-2 kilogram ağırlığında bir et
parçasının içinde milyonlarca mikro kanalcığın bulunmasının nasıl bir
anlamı olabilir?
Söz konusu kanalcık sistemi özenle inşa edilmiş bir yapı tasarımı
harikasıdır. Bu tasarımın önemi, karaciğer hücrelerinin görevleri,
karaciğere ulaşan kan miktarı ve karaciğerin genel fonksiyonu
hatırlandığı zaman daha iyi anlaşılır.
Karaciğerin görevi kanda bulunan molekülleri rafine etmek, başka
maddelere dönüştürmek ve gerektiği zaman da depolamaktır. Bütün bu
işlemleri karaciğerde bulunan milyonlarca küçük kimya laboratuvarı,
yani karaciğer hücreleri yapar. Öyleyse karaciğer hücrelerinin her
birine özel bir bağlantı sağlanmalı ve her hücrenin ayağına rafine
edeceği kan molekülleri ulaştırılmalıdır. Söz konusu kanalcık sistemi
bu ihtiyacı karşılayacak en mükemmel tasarıma sahiptir. Milyonlarca
mikro kanal, birbirleri ile çakışmayacak, birbirlerinin görevlerini
aksatmayacak şekilde karaciğerin içinde inşa edilmiştir. Karaciğerde
işlenecek olan hammaddeler veya üretilen ürünlerin taşınması bu
kanallar boyunca gerçekleştirilir.
Karaciğerdeki Özel Sistem 118_2
Karaciğerin
içine, birbirleri ile çakışmayan ve birbirlerinin görevini hiçbir
şekilde aksatmayan milyonlarca mikro kanal yerleştirilmiştir. (solda)
Karaciğerde işlenecek olan hammaddelerin veya üretilen maddelerin
taşınması bu kanallar boyunca gerçekleştirilir. Bu özelliği nedeniyle
karaciğerin yapısını bir otoyolun yapısı ile kıyaslamak mümkündür.
(sağda)
Karaciğerdeki Özel Sistem 118
Şöyle bir örnek üzerinde düşünmek bu tasarımdaki kusursuzluğu anlamak
açısından yerinde olacaktır:
Dünyanın en gelişmiş ve en iyi
planlanmış şehirlerinden birine kısa bir ziyaret yaptığımızı ve şehri
incelediğimizi düşünelim. Elbette böyle bir şehrin altyapısı da
mükemmel olacaktır. Özellikle ulaşım konusunda her türlü önlem alınmış;
şehirde yaşayanlara çeşitli kolaylıklar sağlanmıştır. Şehirde toprak
altında kurulu büyük bir metro sistemi vardır. Bu metro sistemi şehrin
her bölgesini birbirine bağlar. Metro ağının toplam uzunluğu yüzlerce
kilometreyi bulmakta ve şehrin her noktasında metro istasyonları
bulunmaktadır.
Toprağın üstünde de mükemmel bir şehir planlaması yapılmıştır.
Otoyollar ve büyük anayollar şehrin karayolu ağını oluşturmaktadır.
Akılcı planlama ve çok sayıda inşa edilmiş yollar sayesinde -şehir her
ne kadar kalabalık da olsa- trafik hiç sıkışmamakta ve ulaşımda hiçbir
aksaklık olmamaktadır. Aynı zamanda yolların üst yapısı da kusursuz
planlanmıştır. Trafik kavşakları ve trafik ışıkları trafiği
düzenlemekte, yollardaki işaretler ve levhalar yabancı sürücülere bile
büyük kolaylık sağlamaktadır.
Bu gelişmiş şehrin önemli bir ticaret ve endüstri merkezi olduğunu da
unutmayalım. Söz konusu yollar günün her saati endüstri ve ticari
malların taşınmasında da kullanılmaktadır.
Şimdi şunu düşünelim; eğer böyle bir şehirde bulunsaydık ve karşımıza
bir kişi çıkıp bize bu şehrin planlanmadığını, bu şehrin imar
edilmediğini, yolların, metro sisteminin, endüstri ve ticaret
merkezlerinin tesadüfen, kendi kendine var olduklarını söyleseydi
tepkimiz ne olurdu?
Elbette bu sözlerin doğru olup olmadığını değil, söz konusu kişinin
akli dengesinin yerinde olup olmadığını düşünürdük.
Bu noktada yukarıda örnek olarak verdiğimiz şehrin planlamasının,
karaciğerin içinde bulunan kanal sisteminin planlaması ile
karşılaştırıldığında, şehir planının karaciğer kanal sistemi planına
göre çok daha basit kaldığını belirtmemiz gerekir. Her kanal belirli
bir amaç uğruna açılmış ve belirli bir görevi görmektedir. Karaciğerde
üretilen veya işlem görecek olan moleküller başdöndürücü bir trafik
içinde, ancak hiçbir aksaklık meydana gelmeden söz konusu kanalların
içinde yol alırlar. Kanalların etrafı üretim, depolama ve dönüştürme
işlemlerini yapan sanayi merkezleriyle (hücreler) çevrilmiştir. Bu
hücreler hiçbir kimyasal fabrika ya da endüstri merkezi ile
karşılaştırılamayacak kadar kompleks işlemler gerçekleştirmekte ve her
an üretim yapmaktadırlar. Olağanüstü verimli bir sanayi ve endüstri
bölgesine, olağanüstü verimli bir ulaşım ağı kurulmuştur. Böylesine
planlı bir sistemin yaratılmış olduğu çok açıktır.
Yalnızca karaciğerde değil, insan vücudunun her noktasında büyük bir
planlama görülmektedir. Gözle görülemeyen moleküller, özenle inşa
edilmiş kanalların içinde yolculuk yapar ve ulaşmaları gereken
noktalara ulaşırlar. Bu ulaşımın devamlılığı insan yaşamı açısından
büyük önem taşımaktadır.
Bu moleküllerin hangi organda depolanacakları, kanda ne miktarda
bulunacakları, vücuttan atılıp atılmayacakları gibi konuların hepsi
bilim adamlarının ve tıp doktorlarının senelerdir araştırdıkları ve
inceledikleri konular olmuştur. Hatta moleküler biyoloji denilen bilim
dalı, vücutta tespit edilmiş moleküllerin davranışlarını ve görevlerini
özel olarak araştırır. Fakat elde ettikleri bilgiler, var olan
işleyişin yalnız çok az kısmını açıklayabilmektedir. Şu an tüm
teknoloji kullanılarak insan aklının soruşturduğu fakat tam olarak
aydınlığa kavuşturamadığı vücut sistemlerinin, kendi kendilerine
meydana gelmesi ise kuşkusuz imkansızdır. Bunu tesadüflere dayandıran
iddialar şaşırtıcıdır.
Hiç kimse asfalttan yapılmış bir otoyolun tesadüfen, kendi kendine
oluştuğunu iddia etmez. Durum böyle iken, et ve kan gibi hassas
maddelerden inşa edilmiş, binlerce kilometre uzunluğunda, kusursuz bir
yapı planına sahip olan sistemlerin tesadüfen var olduklarına inanmak
olabilecek en şiddetli mantıksızlık örneğidir.
Bütün bu kusursuz sistemi yaratan Allah'tır. Herşey Allah'ın dilediği
şekilde gerçekleşir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Karaciğerdeki Özel Sistem
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Özel Üçgenler,Özel Üçgenler,PİSAGOR BAĞINTISI
» Autocad Koordinat Sistem
» Linux Dosya Sistem Yapısı
» Sistem Programlama ve İleri C Uygulamaları
» Modern Warfare 2 sistem gereksinimleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Eğitim E-Book :: Biyoloji-
Buraya geçin: