|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 1864 Vilayet Nizamnâmesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Uyus_Sweeti
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Uyus_Sweeti


Ruh Hali : 1864 Vilayet Nizamnâmesi Deli10
Mesaj Sayısı : 392
Rep Puanı : 11874
Teşekkür Aldı : 11
Kayıt tarihi : 30/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli
Lakap Lakap : Hacı

1864 Vilayet Nizamnâmesi Empty
MesajKonu: 1864 Vilayet Nizamnâmesi   1864 Vilayet Nizamnâmesi EmptyPaz Kas. 08, 2009 8:54 am

1864 Vilayet Nizamnâmesi

Bilindiği üzere 1864 Vilayet Nizamnâmesi Avrupa devletlerinin,
İmparatorluk sınırları içindeki Hıristiyan tebaanın, kötü şartlar
altında bulundukları iddialarını önlemek üzere yürürlüğe konulmuştur4.
Ülke yönetimi için oldukça yeni olan bu mülkî düzenleme, önce Mithat
Paşa’nın vali olarak tayin edildiği ve Niş, Silistre ve Vidin
Vilayetlerinden oluşan Tuna Vilayeti’nde uygulanmış, kazanılan başarı,
1867’deki Nizamnâme ile uygulamanın genişletilmesine yol açmış, 1817’de
kabul edilen Nizamnâme yoluyla bu sistem geliştirilmiştir. Bu tarihten
sonra il oluşturulması uygulamaları yaygınlaştırılmıştır.


Esasında, Osmanlı Devleti’nin klasik eyalet örgütlenmesinin dışına
çıkan ilk taşra örgütlenmesi 1861’de Lübnan’da gerçekleştirilmişti. O
dönemde Avrupa devletlerinin baskıları ve azınlıkların başkaldırıları,
Osmanlı bürokratlarını taşra yönetimini yeniden yapılandırmaya
zorlamıştır. Bu konudaki ilk girişim ise, Cebel-i Lübnan verilen özerk
statü oldu. Lübnan’da yaşanan karışıklıklar ve olaylar neticesinde, dış
devletlerin de (İngiltere ve Fransa) müdahalesi ile, hükümet, bölgedeki
egemenliğini korumak için Lübnan’a 1861 yılında özerk statü vermek
durumunda kaldı. Bu doğrultuda hazırlanın “Cebel-i Lübnan
Nizamnâmesi”ne göre, Cebel-i Lübnan, başkentten tayin edilecek
Hıristiyan bir mutasarrıf tarafından yönetilecek ve bu mutasarrıfın
başkanlığında Lübnan’daki etnik kesimlerin temsilcilerinden oluşan bir
meclis görev yapacaktı. Cebel-i Lübnan’a verilen ayrıcalıklı statü,
bazı endişeler dolayısıyla Bâbıalî’yi yeni arayışlara sevk etti. 1864
Vilayet Nizamnâmesi bu endişe ve arayışların bir neticesi olmuştur5.


Tanzimat hareketi güçlü bir merkezî yönetimi esas aldığından, bu amaca
yönelik reformlara ağırlık verdi. Bu dönemde iltizam kaldırıldı,
vergileri toplamakla Padişah tarafından atanan “muhassıl-vergi
tahsildarı” adındaki memurlar görevlendirildi. II. Mahmut dönemini
başlatan 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayun’u ile birlikte valilerin
yetkileri kısıtlanmış, özellikle malî işlere doğrudan müdahale etmeleri
önlenmiştir. Mal, can, namus güvenliği ile birlikte vergi adaleti ve
askerlik gibi konular fermanın özünü meydana getiriyordu.


Fermanın yürürlüğe girmesiyle başlayan yeni dönemde taşra yönetimini
kapsayan nizamnâmeler birbiri ardınca uygulamaya geçirilmiş ve yeni bir
takım kurumlar oluşturulmaya başlanmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi
1860’lı yıllarda ilk vilayet uygulamaları başarıyla sürdürülürken bir
yandanda meclisler kurulması, müslüman ve hıristiyan vatandaşların bu
meclislere katılımı sağlanmaya çalışılmıştır. Özkaya’ya6 göre 1840’da
kurulan meclisler, taşradaki işlerin yürütülmesinde ve taşranın
düzeninde önemli bir role sahiptir. Memleket meclisleri, küçük meclis
ve eyaletlerde ise büyük meclis adı altında görev yapan meclisler
1849’a kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Muhassıl meclisleri bir
çeşit yerel yönetim kurulu olup, bu meclise yörelerinin ileri gelenleri
seçimle katılmaktaydı. Böylelikle, il yönetiminde Padişah (I.
Abdülmecit), valilerin güçlerini hedef tutan ve halka danışma esasına
dayanan farklı ve cesur bir deneye girişiyor ve illerde kurulan idare
meclisleriyle gayri müslimlere kendi ruhanî önderleri aracılığıyla bu
yönetim konseylerinde temsil edilme hakları veriyordu. Bakanlar Kurulu,
1 Mart 1840’dan itibaren vali ve diğer yöneticilere sabit maaşlar
vermek, terfi etmek için çalışmalarını kanıtlayanları daha önemli
görevlere getirmek, Bâbıalî’nin kullanacağı belirtilmiş olan vergilere
valilerin el koymasını engellemek ve valilerin kendi çıkarları için,
halkı suistimal etmelerine fırsat verebilen iltizam usulünü kaldırma
kararlarını alıyordu7.


1876 Anayasası’na gelinceye kadar, Gülhane Hattı-ı Hümayun’unu izleyen
yıllarda 1864 ve 1871 Vilayet Nizamnâmeleriyle Fransız örneğine uygun
il birimleri kurulmakla yetinilmeyip, yerel ve bölgesel meclisler kurma
yolunda da gidilmiştir. I. Meşrutiyet dönemine ait bu düzenlemeler
bugün de ülke taşra yönetiminin temel birimleri olan illerin yönetsel
ve hukuksal bir yapı olarak devlet yönetimi içine yerleşmesini sağlamış
ve o dönemden bugünlere il sistemi çok büyük değişikliğe uğramamıştır.


Meşrutiyet dönemine geçmeden önce, il yönetiminin yasal çerçevesinin
esasını ve ana ilkelerini ortaya koyan vilayet nizamnâmelerinde ön
plana çıkan hükümlere eğilmek faydalı olacaktır.


Vilayet (il) ünvanının ilk kez kullanıldığı hukukî metin olan ve Mithat
Paşa’nın tayin edildiği Niş Valiliği’ndeyken oradaki başarısı üzerine
üç vilayetin (Niş, Silistre, Vidin) Tuna Vilayeti adı altında
birleştirilmesiyle 1864’de Meslis-i Vala’dan çıkarılan Vilayet
nizamnâmesi, taşra örgütlenmesini yeni baştan düzenlemiştir. “Eski
eyaletlerin yerine sancak kaza ve nahiyelerden oluşan vilayetler
kurulmuştu. Vilayetlerde valilerin, sancaklarda mutassarrıfların,
kazalarda kaymakamların başkanlıklarında meclisler bulunacaktı”8.
Esasen gerek II. Mahmut ve Abdülmecit’in, gerekse Mustafa Reşit
Paşa’nın amaçları parlamenter bir sistem kurmak değil, merkezî
otoriteyi sağlamlaştırarak, iyi işleyen modern bürokrasiye sahip bir
devlet yönetimi kurmaktı9. 1864 Vilayet Nizamnâmesi, vilayetin mülkîye,
maliye, güvenlik ve politika işlerinin, yönetim ve hukuka ait işlerinin
ve hükümlerin yürütülmesinin Padişah tarafından atanan bir valiye
verildiğini, vilayetin valisinin bütün devlet emirlerinin uygulanmasına
memur olduğu gibi, belirlenen görev sınırları dahilinde vilayetin iç
işlerini yürütmekle görevli ve yetkili olduğunu belirtir. Vilayette
Defterdar, Mektupçu, Umuru Hariciye Memuru, Umuru Nafia Memuru, Umuru
Ziraiye ve Ticariye Memuru bulunacağından bahseden Nizamnâme, valinin
maiyetinde ve reisliği altında bir idarî meclis bulunacağını, bu
meclisin, Şer’i Hükümler Müfettişi ile Defterdar, Mektupçu, Hariciye
Müdürü ve ikisi müslim ve ikisi gayri müslim halktan seçilen
kimselerden oluşacağını açıklar10. Bâbıalî’nin, Avrupa devletlerinin
ıslahat istekleri ve bu yöndeki baskıları sonucunda girişilen taahhüd
ve uygulamalarından biri olma özelliğini taşıyan, vilayet yönetiminin
düzenlenmesinin ilk belgesi olan ve Tuna vilayetinde uygulanmaya
başlanan 1864 Vilayet Nizamnâmesi, Osmanlı yönetim sistemi ve Osmanlı
toplumu için oldukça farklı ve yeni bir yönetsel örgütlenme tarzıydı.
Geçirdiği tecrübe devresi esnasında görülen noksanları giderilip
yenilendikten sonra, Nizamnâme’nin hükümleri diğer vilayetlere
yaygınlaştırılmıştır.


Osmanlı Devleti’nin, kurumsal kuralların ve tımar sisteminin
yıkılmasıyla eyaletlerin yönetiminin yeniden organize edilmesi
sorunuyla karşı karışıya kalması,11 vilayet uygulamasına geçilmesinde
temel etkenlerinden biri olmuş, ayrıca 1839 ve 1856 Fermanlarıyla
ortaya konulan yenilenme hareketlerinin de önemli unsurlarından birini
oluşturmuştur.


Böylelikle III. Selim ve II. Mahmut’un sistemi yeniden düzenleme istek
ve gayretleri temel yapıya dokunmadığı için somut sonuçlar getirmese
de, Gülhane Hattı’nın ilaniyle başlayan Tanzimat döneminde, ülke
yönetimi problemi daha temelli olarak ele alınmış ve il sistemine
geçilmiştir12.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http:///www.refleksforum.com
 
1864 Vilayet Nizamnâmesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Eğitim E-Book :: Tarih-
Buraya geçin: