Kentler
için geliştirilmiş toplu taşı*macılık sistemlerinin bir türü olan metro
ya da yeraltı treni bütün dünyada kullanılmakta*dır. Birçok başkent ve
kentteki metrolar hızlı ve ucuz bir ulaşım olanağı sağlayarak özellikle
trafiğin yoğun olduğu saatlerde karayolların*daki trafik sıkışıklığını
azaltır.
Kent merkezinde caddelerin, evlerin ve bazen de ırmakların altında
uzanan tüneller*den geçen metro hatları kimi yerde yerin üstüne çıkar.
İlk metrolarda buharlı lokomo*tifler kullanılmıştır; ama günümüzde
metrolar elektrik enerjisiyle çalışır ve bilgisayarlı dene*tim
sistemleriyle donatılmıştır.
İlk büyük metro sistemleri 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında
Londra, Moskova, New York ve Paris'te kurulmuştur. "Metro" sözcüğü,
Yunanca ana anlamındaki meter ve kent anlamındaki polis sözcüklerin*den
türetilmiş olan Fransızca métropolitain (anakent) sözcüğünün
kısaltılmış biçimidir.
1980'lerde dünyada bu tür 175 toplu taşıma sistemi vardı; ABD'de 32,
SSCB'de 21, Japonya'da 10, İngiltere'de altı ve Çin Halk
Cumhuriyeti'nde dört metro sistemi vardır.
Yeraltı toplu taşıma sistemi olan kentler arasında Kuzey ve Güney
Amerika'da New York, Boston, Chicago, San Francisco, Was*hington,
Montreal, Toronto, Rio de Janeiro, Sao Paulo ve Santiago; Avrupa'da
Londra, Atina, Barselona, Brüksel, Budapeşte, Ko*penhag, Hamburg,
Helsinki, Lizbon, Madrid, Milano, Münih, Napoli, Oslo, Paris, Prag,
Roma, Sofya, Stockholm, Viyana ve Varşo*va; SSCB'de Moskova, Kiev,
Leningrad; Or*tadoğu'da İskenderiye, Bağdat ve Kahire; Hindistan'da
Kalküta; Çin'de Pekin; Japon*ya'da Tokyo, Osaka ve Nagoya; Güneydoğu
Asya'da Bangkok ve Singapur sayılabilir.
Türkiye'deki ilk yeraltı raylı ulaşım sistemi olan Tünel, İstanbul'da
Galata ile Beyoğlu arasında kurulmuştur. Fransız mühendis Henri
Gaven'in ortaya attığı ve yapım hakkını aldığı proje 30 Temmuz 1871'de
yapılmaya başlanmış ve 17 Ocak 1875'te işletmeye açıl*mıştır.
Yolcuların, karşıt yönde hareket eden ve kabloyla çekilen iki vagonla
taşındığı tünel, 1939'da kamulaştırılmıştır. Daha son*ra, buhar gücüyle
çalışan çekici motorların yerini elektrik motorları almıştır.
İki durak arasında sınırlı sayıda yolcunun taşındığı bu ilk yeraltı
raylı sisteminden sonra benzer bir girişim için 100 yıldan fazla bir
süre geçmiştir. 4 Eylül 1989'da Aksaray ile Esenler arasında 3,5
kilometrelik bölümü yeraltında olan 8,5 km uzunluğundaki bir hat
boyunca kurulan hızlı tramvay sistemi işletmeye açıl*mıştır. Yapımı üç
yılda tamamlanan bu sis*tem, 2,5 dakikada bir hareket edecek
trenler*le, sekiz istasyon arasında 80 km hızla yolcu taşıyabilecek
biçimde yapılmıştır. Ama hızlı tramvay, yolcu sayısı az olan bir
bölgede yapıldığı için bir kitle ulaşım sistemi olama*mıştır. İşletmeye
açıldığında 5.000 olan gün*lük taşınan yolcu sayısı, sonradan sağlanan
ücretsiz otobüs bağlantılarıyla artırılarak ilk yıl içinde günde 35
bine ulaşılmıştır. Hızlı tramvay sistemi, kurulacak gerçek bir kitle
ulaşım sistemi için bir başlangıç olarak kabul edilebilir.
Metroların Amacı
Metrolar ve hafif raylı sistemler yollardaki trafik tıkanıklığına çözüm
getirdiği gibi, öbür taşıma biçimlerinin sınırlı olduğu kentlerde
ulaşım sorununun çözümüne de yardımcı olur. Bir metro treni 400-600
kişi taşıyabilir. Aynı sayıda insanı karayoluyla taşımak için altı
otobüs ya da 100 otomobil gereklidir.
Metro gibi büyük bir
yatırımın giderlerini, satılacak metro biletlerinin geliriyle kısa
süre*de karşılama olanağı olmadığından, metro yapımı için gerekli
parayı genellikle hükümet ya da kent belediyesi sağlar.
Bir kentte metro yapılması planlanırken, kentteki nüfus artışı, araba
sayısı, insanların boş zamanlarını değerlendirme ve yolculuk
alışkanlıkları gibi etkenler de göz önüne alınır. Ayrıca metro
sisteminin, kentler arası trenlerle, banliyö trenleriyle, karayolu,
deniz*yolu ve havayolu ulaşım sistemleriyle bağlan*tısı da sağlanır. En
başarılı modern metro sistemlerinde birbirine yakın istasyonlar
ara*sında kısa aralıklarla hızlı trenler çalışır.
İlk Metro[
İlk "yeraltı demiryolu" projesi 1835'te İngilte*re'de yapıldı. Ama,
Londra'nın kenar semtle*rindeki iki demiryolu istasyonunu kentin
mer*kezine bağlamayı amaçlayan bu proje "düş*sel" bulunduğu için
uygulanmadı. Demiryol*larının, sokakların üzerinden değil altından
geçirilmesinin yararlarını düşünebilen pek az kişi vardı. Geleceği
görebilen birkaç parla*mento üyesinin baskılarıyla 1860'ta Londra' da
dünyanın ilk yeraltı demiryolunun yapımı*na başlandı. 1863'te işletmeye
açılan 6 km uzunluğundaki bu metro hattının yapımında "kaz ve ört"
yöntemi uygulandı. Metro hattı*nın geçeceği yol boyunca derin bir
hendek kazılıyor, hendeğin iki yanı duvarla örülüp üstü tuğla tonozla
örtülerek tünel yapılıyor, sonra tünelin üstü toprakla doldurulup
kapa*tılarak yol eski durumuna getiriliyordu. Bu yöntem günümüzde de
uygulanmaktadır.
Sonraki yıllarda yapılan ekler ve yeni hat*larla
giderek genişleyen Londra metrosunda bugün 408 kilometrelik bir ağ
üzerindeki 273 istasyon arasında çalışan 457 metro treni her gün
yaklaşık 2,5 milyon yolcu taşımaktadır.
Dünyanın Ünlü Metroları
İngiltere'den sonra Avrupa'daki ilk metro 1896'da Macaristan'ın
başkenti Budapeşte'de açıldı. Dünyanın en ünlü metrolarından biri olan
Moskova metrosunun 197 kilometrelik toplam uzunluğunun 20 kilometrelik
bir bölü*mü dışında tümü yeraltındadır ve 123 istasyo*nu vardır.
1930'larda yapılan Moskova metro*su, 1917 Ekim Devrimi'nin ilk büyük
başarıla*rından biridir. Sovyet yönetiminin gücünü ve teknik gelişimini
ortaya koyacak biçimde tasarlanan sistemin başlıca istasyonlarında
barok üslupta döşenmiş, kristal avizelerle aydınlatılmış, yüksek
tavanlı geniş salonlar ferah ve göz alıcı bir görünümdedir.
1900'de
işletmeye açılan 192 kilometrelik Paris metrosunun yapımında da benzer
bir yaklaşım benimsenmiştir. Yalnızca kent içi ulaşımın belkemiği
olarak değil, aynı zaman*da art nouveau (yeni sanat) üslubundaki iç
süslemelerinin çekiciliğiyle de,dikkate değer bir metro sistemi
kurabilmek amacıyla, tek*noloji ve sanat bir araya getirilmiştir.
Burada "kaz ve ört" yönteminin değişik bir biçimi uygulanmış, belirli
aralıklarla açılan düşey çukurların arasında tavanı desteklerle
sağlam-laştırılan tüneller açılmıştır. Paris metrosun-daki 15 hattın
dördünde, sessiz ve sarsıntısız bir yolculuk sağlayan lastik tekerlekli
trenler çalışır.
1904'te açılan New York metrosu, her yıl 1 milyardan fazla yolcuyu
taşıyan ve hemen hepsi 24 saat hizmet veren 23 hattıyla dünya*nın en
yoğun metrosudur. Bu metronun, 220,5 kilometresi yeraltında, 150,6
kilometre*si yerüstünde olan toplam 371 kilometrelik hatlarında 456
istasyon vardır.
Çağdaş Metro Sistemleri
Yeni yapılacak metro sistemlerinin kurulma*sını üstlenmek konusunda
uluslararası bir rekabet olmasına ve büyük taşımacılık şirket*lerinin
projelerini satmak için dış pazarlarda birbiriyle yarışmalarına karşın,
sürekli ve bedava bilgi alışverişi dünyadaki bütün met*roların yapım
tekniklerinin ve işletme yön*temlerinin temelde aynı olması sonucunu
doğurmuştur.
Modern sistemler genellikle iki demiryolu rayına
paralel olarak uzanan bir enerji rayın*dan alınan 625-825 voltluk doğru
akımla çalışır. Ama bazı sistemlerde trenin üstünden geçen tellerden
alınan 1.500 voltluk akım kullanılır. En gelişmiş sistemlerde elektrik
enerjisi, enerji rayının üstünden değil altın*dan alınır. Böylece rayın
üstünün ve yanları*nın plastik kaplanarak yalıtılmasına olanak veren bu
sistem hem daha güvenlidir, hem de kışın buzlanmadan doğabilecek
sorunları azaltır.
Bazı çağdaş hatlardaki sürücüsüz otomatik trenlerin hareketi, trenlere
yerleştirilen ve merkezi bir bilgisayara bağlı olan bilgisayar*larla
denetlenir. Ama öbür metro sistemleri*nin çoğundaki trenler sürücülüdür.
Metro trenlerinde kullanılan hareketli par*çalar sağlam, ama az enerji
tüketimine ve çabuk hızlanmaya olanak verecek kadar hafif*tir. Vagonlar
genellikle kaynaklanmış çelik*ten ya da çelik ve alüminyumdan yapılır.
İç bölümlerinin yapımında ateşe dayanıklı mad*deler kullanılır. Bir ya
da iki bölümlü olan yolcu vagonları motorlu değildir. Hareketi sağlayan
çekici birimler elektronik olarak denetlenen elektrik motorlarıyla
donatılmış*tır. Modern metro trenlerinde iki fren sistemi bulunur;
bunlardan biri diskli frenler, öbürü de motorun içindeki
elektromagnetik kuvvet*lerle çalışan reostalı frenlerdir. Metroların
hızı saatte 30 km ile 80 km arasında değişir.
Güvenlik Önlemleri
alindeki trenler arasında en az 4-5 dakikalık uzaklık olan
demiryollarıyla karşı*laştırıldığında, bir dakika gibi çok kısa
aralık*larla trenlerin birbirini izlediği metrolarda güvenlik önlemleri
özellikle önemlidir. Tren*lerin işaretlere uyduğundan emin olmak için
hatlarda otomatik denetleme sistemleri yay*gınlaştırılmıştır. Bunun
için, 1872'de ABD'de William Robinson'un keşfettiği ray devresinin
modernleştirilmiş bir biçimi kullanılır.
Ray devresi sisteminde,
raylardan geçen bir elektrik devresi işaret sistemine bağlanır. Raydaki
elektrik akımı trenin tekerleklerin*den ve dingillerinden geçerek
devreyi tamam*lar. Eğer iki işaret noktası arasındaki bölgede bir tren
varsa, tren tekerleklerinden geçen akımla elektrik devresi kapanır ve
arkada kalan işaret noktasında yolun kapalı olduğu*nu gösteren ışık
yanar. Eğer iki işaret noktası arasında tren yoksa, elektrik akımı bir
raydan öbürüne geçemez; böylece devre açık kalır ve arkadaki işaret
noktasında yolun açık olduğu*nu gösteren ışık yanar. Modern sistemlerde
elektrik akımı şifreli mesajlar ve renkli ışıklar biçiminde kullanılır.
Bir başka güvenlik sistemi de rayın kenarı*na yerleştirilen ve "çelme"
denen metal kol*dur. Eğer "tehlike" işareti yanıkken bir tren geçerse,
bu metal kol kalkar ve trendeki bir kola çarparak elektrik akımını
otomatik ola*rak kesip trenin fren sistemini çalıştırır. Çok kullanılan
başka bir güvenlik sistemi, sürücü*nün ansızın bayılması ya da ölmesi
gibi durumlarda devreye girip treni durduran oto*matik sistemdir. Bu
sistemde sürücünün eli*nin altında bulunan yaylı bir kol, üzerindeki
elin basıncı kalktığı anda treni durdurur.
Aynı anda karşıt iki yönde geç işareti verilmesini önleyen sistemlerde,
otomatik hız denetim sistemlerinde ve iki trenin sürücüleri arasında
radyo haberleşmesini sağlayan sis*temlerde de hızlı bir gelişme
görülmektedir.
Modern Yapım Yöntemleri
İlk örneği 1870'te Londra'daki Thames Irma-ğı'nın altında açılan derin
metro tünellerinin yapımında görülen teknikler daha da
geliştiril*miştir. 19. yüzyılda kullanılan kazma, kürek ve
patlayıcıların yerini günümüzde, kesici döner dişleri olan ve hidrolik
basınçla ilerleyen modern kazıcılar almıştır. Bu çok büyük tünel kazma
makineleri, yüzeyde yapılan ve laser ışınlarıyla aşağıya aktarılan
ölçümlerin yardı*mıyla yönlendirilir. Tünel yapımında dairesel
destekler ve el kazması da hâlâ kullanılmakta*dır. Eğer tünel kayaların
içinden geçiyorsa tünel çeperleri olduğu gibi bırakıla*bilir; ama
yumuşak toprağın içinden geçtiğin*de çeperlerin dökme demir, çelik ya
da beton levhalarla kaplanması gerekir. Tünel tamam*lanınca, kaynakla
birleştirilmiş olan ya da belirli uzunluktaki parçaları uç uca
ekleyerek döşenen raylar, traverslere takılır. Bazen tahta ya da beton
traversler gürültüyü ve titreşimi azaltmak için kauçuk yuvalara
yer*leştirilir.
Metro sistemlerinin en iyi güvenlik koşulla*rı ve
gelişmiş teknik özelliklerle donatılmış olmasının yanı sıra yolcular
için çekici olmasına da çalışılır. Bu amaçla çağdaş metro sistemlerinde
temiz ve iyi aydınlatılmış istas*yonlar ile rahat koltuklu,
havalandırmalı yol*cu vagonları yapımına yönelinmiştir[/size]
__________________