|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Fable II

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
FaTaL
Yönetici
Yönetici
FaTaL


Ruh Hali : Fable II Manyak10
Başak Mesaj Sayısı : 626
Rep Puanı : 11990
Teşekkür Aldı : 18
Kayıt tarihi : 24/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli
İş/Hobiler İş/Hobiler : 3D / Maya / After Efect
Lakap Lakap : Fatal

Fable II Empty
MesajKonu: Fable II   Fable II EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:18 pm

Fable II 497

OYUN TÜRÜ
: Aksiyon RPG

YAPIMCI
: Lionhead Studios

DAĞITICI
: Microsoft Game Studios
OYUNCU SAYISI
: Min: 1 Max: 2

ONLİNE DESTEĞİ
: VAR

RESMİ SİTESİ
: Tıklayın

ÇIKIŞ TARİHİ
Xbox360: 28 Ekim 2008

Albion bir kez daha kaderini sizin ellerinize bırakmayı tercih ediyor,
bu görev için hazır mısınız? Bir kere daha Albion topraklarında
gezinip, karmanızı kendi ellerinizle belirlemeye hazır mısınız?
Kahraman olmaya hazır mısınız? Peki ne tür bir kahraman olacaksınız?
Fable isimli RPG – aksiyon oyunu bu soruyu ilk olarak 2004’de Xbox
için, 2005’de PC için sormuştu, şimdi ise Lionhead Studios aynı soruyu
Fable II ile tekrar soruyor. Microsoft Game Studios’un dağıtımcılığını
yaptığı oyun yenilenerek bir kez daha, ama bu sefer Xbox 360 için
çıktı. Bu sefer de bencil bir kötü adam olup para uğruna görevler
yaparak başkalarının canını önemsemeden hayatımızı kurabiliyoruz, veya
soylu ve onurlu bir kahraman olup masum ve iyileri korumak için
elimizden geleni yapabiliyoruz. Verdiğimiz bu kararlar ise Albion’un
geleceğini şekillendiriyor. Bakalım aynı masalı ikinci defa dinleyince
neler oluyormuş.



Fable II 6548



Fable II , ilk oyunun bıraktığı yerden 500 yıl sonrasında
geçen olayları konu alıyor. Yani ortaçağ yerine bu sefer sanayi devrimi
öncesi bir Albion var karşımızda, kolonyal dönem ile aydınlanma
dönemine yakın bir atmosfer, kaleler ve duvarlı yerleşim birimleri
yerlerini kasabalara ve şehirlere bırakmış. İlkel de olsa oyunda ateşli
silahlar var barut kullanan. İkinci oyunu oynayıp zevk almak için
ilkini oynamanıza gerek yok, haliyle bir devam oyunundan çok serinin
yeni bir oyunu diyebiliriz Fable II için. Ama elbette geçmişe dair bir
takım referansları var oyunun. İlk oyunu oynayanlar için hoş sürprizler
var ikinci oyunun içinde. İlk oyundaki karakterimiz büyüyüp yaşlanarak
hakkın rahmetine kavuştuğu için bu oyunda yeni bir karakterler
başlıyoruz, karakterimiz kadın veya erkek olabiliyor ve oyuna yaramaz
bir sokak çocuğu olarak başlıyoruz, haylaz bir velet iken yavaş yavaş
ilerleyerek Albion’un kurtarıcısı oluyoruz. Oyunun ana senaryosu basit
ve kısa aslında, konu olarak da çok bir şey vermiyor doğrusu ilk oyun
gibi. Kısaca bir kahramanın oluşması ve büyümesinin hikayesi
diyebiliriz. Oyunun asıl ilgi çeken yönleri ise konu değil, ana hikaye
akışının dışında kalan atmosfer ve öğeler oluyor.


Oyunun ilkine göre ilk ve herhalde en büyük yeniliği emektar
köpeğiniz. Sizin sadece evcil hayvanınız değil aynı zamanda rehberiniz
ve dostunuz çünkü bu dört ayaklı tüylü arkadaş. Köpek değil de kedi
seven bir insansanız sizin için yapabileceğimiz bir şey yok. Köpek bir
kahramanın en iyi dostudur çünkü. Eminim bir sonraki oyunda da hayvan
dostlarımız için farklı seçenekler olacaktır. Şimdilik bununla idare
edelim. Köpeğiniz sizi koşulsuz olarak seviyor. İstediğiniz kadar
bağırıp çağırın ona, yaralarını iyileştirmeyin hatta hiç ilgi
göstermeyin, fark etmez. Siz onun sahibisiniz ve o da hep sizin
tarafınızı tutacak, sizin yanınızda olacak. Köpeğinizle oynayıp ona
çeşitli ödüller verebilirsiniz, bu kendinizi daha iyi hissettirecektir.
Her şekilde köpek sizin müttefikiniz ve işinde oldukça iyi. Yönünüzü
bulmada çok işe yarıyor, burnuyla koklayarak saklı hazineleri ve gizli
objeleri bulabiliyor, yaklaşmakta olan tehlikelere karşı sizi uyarıyor
ve yere düşen düşmanlarınızın boğazını bir güzel kesiyor. Ona bir damla
sevgi ve ilgi göstermeyebilirsiniz ama oyunun sonuna doğru onun
yeteneklerine ne kadar bağımlı olduğunuzu göreceksiniz.


Fable II 6545



Köpeği siz kontrol etmiyorsunuz, tamamen kendi başına hareket
ediyor ve yapay zeka köpeği yönetme konusunda oldukça başarılı. Ara
sıra kendisini kapalı bir kapının içinden geçerken veya tüylerinin bir
kısmının yüzey yapısının yüklenmediğini görebilirsiniz ama bunlar
dışında başarılı bir ürün. Oyun Bowerstone isimli bir şehirde
başlıyor, Sparrow ismindeki bir çocuk, yani siz, ablanız Rose ile
birlikte sokaklarda yaşıyor ve günün birinde Fairfax kalesinde
yaşamanın hayallerini kuruyorsunuz. Fairfax kalesinin lordu ise Lord
Lucien. Bir gün pazara Mystical Murgo isminde bir tüccar gelir, kendisi
büyülü eşyalar satmaktadır, Rose pek inanmaz bu adama ancak Theresa
isminde yaşlı bir kadın doğru olabileceğini söyler. Böylece iki kardeş,
sahibinin bir dileğini yerine getiren büyülü kutuyu almak için gerekli
parayı toplamaya başlar. Bu esnada da eziyete maruz bırakılan bir köpek
görürler ve onu kurtarırlar. Günün sonunda kutuyu alıp dileklerini
dilerler ve kurtardıkları köpek de onların peşine takılır. Hikaye
buradan sonra trajik ve klişe bir hal alıyor. İlk oyunda ailemizi
öldüren kötü adamın peşinde gidiyorduk, bu sefer de başka bir kötü
adamın peşine düşüyoruz, amaç yine intikam. Tek diyeceğim, dilekleri
gerçekleşiyor ama oldukça kısa bir süre için ve sonu hiç de iyi
bitmiyor, kalanını kendiniz oynarken görün. Sparrow, kendine
geldiğinde yaşlı kadını ve köpeği yanında bulur, Theresa ona
kahramanların kanını taşıdığını ve büyük kötü adamın planlarını
engelleyip Albion’u kurtarması gerektiğini söyler. Böylece de büyük
yolculuğumuz başlıyor.



Fable II 6543



Oyunda yönünüzü bulmanızı sadece köpeğinize borçlu değilsiniz
elbette, ayrıca bir sonraki görevin nerede olduğunu gösteren ekmek
kırıntıları var. Ekranın köşesini mini harita ile kapatmaktansa yön
bulma işini ekmek kırıntılarını takip ederek yapıyorsunuz, böylece hem
oyunun güzel manzarası bozulmuyor, hem de masalsı bir tat yakalanıyor.
Dilerseniz bu özelliği devreden çıkartabilirsiniz. Fable II’nin dünyası
ilk oyundakine göre oldukça büyük (yaklaşık on kat kadar) ve
keşfedilmeyi bekleyen gizemlerle dolu. Doğrudan oynayıp sadece ana
görevleri tamamlarsanız oyunu yaklaşık 10-12 saatte bitirebiliyorsunuz,
ancak yan görevler ve ekstra işler ile oyunu %100 bitirmek için epey
bir vakit harcamanız gerekiyor, yapımcı Peter Molyneux 100 saat üzeri
diyor bu vakit için ama bunu deneme şansım olmadı ne yazık ki.
Toplayabileceğiniz 50 gümüş anahtar, yıkabileceğiniz 50 Gargoyle
heykeli ve açılacak dokuz Demon kapısı var, ek olarak da altı büyülü
heykel var her birinin kendine ait gizemleri olan, çözmesi size kalmış.
Ha, bir de hakkından gelmeniz gereken fahişeler ve parmağına yüzük
takmanızı bekleyen kadınlar (veya erkekler) var bol bol.


Fable çıktığında en çok konuşulan, merak edilen ve eğlence
kaynağı olan özelliği oyunun gerçekçi sosyal yönüydü. Dışarıdan oldukça
masum bir Japon RPG’si gibi görünebilir ama Fable hayatın gerçeklerini
elinden geldiği kadar gösterip yaşatıyordu. İkinci oyunda da bu sosyal
özellikler korunarak genişletilmiş. Oyunda evlenmek, çoluk çocuğa
karışmak, hemcinsleriniz ile evlenmek, zina icra etmek, hatta abartıp
grup seks yapmak her türlü tek eşli ve çok eşli ilişkiye (her
anlamıyla) girmek mümkün. Eşinizi aldatabilirisiniz, o da sizi
aldatabilir. Eşinizden boşanabilirsiniz de, boşanmayı siz veya eşiniz
isteyebilir. Eşiniz eceliyle veya başka sebeplerden ölüp sizi dul
bırakabilir. Gerçek bir aile gibi, ne kadar fazla birlikte vakit
geçirirseniz o kadar güçlü aile bağları oluyor ve eşinizin sizi terk
etme ihtimali azalıyor. Bu bağlamda köpeğiniz eşinizden çok daha sadık
oluyor diyebilirim.


Fable II 6551



Ekmek kırıntıları sayesinde bir göreve doğru giderken hatta
bir görevi yapmaktayken o görevi bırakıp gidip etrafı keşfedebilir,
evinize uğrayabilir hatta yan görevlere bakabilirsiniz. Diyelim
kırıntıları takip ederek gidiyorsunuz, yan tarafta bir göl gördünüz,
için ne var merak mı ediyorsunuz? Atlayın göle ve bakın ne varmış diye.
İşiniz bittiğinde kırıntıları takip etmeye devam edebilir, göreviniz
her neyse onu yapmaya dönebilirsiniz. Kırıntılar yolunuzu bulmanıza hep
yardım edecek. Çoğu zaman kendimi yan görevlere kayarken veya ilgimi
çeken başka şeylere yönelirken buldum, çünkü ne olursa olsun ekmek
kırıntılarını takip ederek asıl görevime dönebiliyordum, bu sayede
içinizdeki kaşif ruhunu sonuna kadar açığa çıkartabiliyorsunuz.
İlginizi çeken neyse ona bakabiliyorsunuz. Dünya büyük olunca bu
özellik de çok yerinde bir karar olmuş. Ana görevlere sonuna kadar
sadık kalıp sadece gösterilen doğrultuda giderseniz körlemesine
Albion’un büyük bir kısmını görmeyeceksiniz demektir. Böyle yaparak
Fable II’yi hızlıca bitirebilirsiniz, ama bir kedi gibi hareket eden
her nesne ilginizi çekiyor ve sizi kendine çekiyorsa korkmayın,
istediğiniz gibi burnunuzun doğrultusunda gidebilirsiniz, hem oyundan
daha çok şey alacak hem de herhangi şeyi ihmal etmiş olmayacaksınız.
Albion içinde ne kadar zaman harcasınız oyunun sonunda daha çok şey
elde edeceksiniz. Buna inanın.



Eğer acele etmeyip keyfinize göre takılırsanız Albion’un
ilginç karakterler ile dolu oldukça ilgi çekici bir dünya olduğunu
göreceksiniz. Lionhead ilk oyunu tam bir masal havasında işlemişti ama
Fable II daha ciddi ve, nasıl diyeyim, nemrut ve acımasız resmedilmiş.
Karanlık, evet karanlık doğru kelime sanırım. Ama basit bir karanlık
dünya değil bu, yani şeytani yaratıkların ve zalim ruhların kol gezdiği
kötü bir yer değil, daha çok atmosfer açısından. Oyunun geçtiği
kurgusal zamana uygun bir şekilde aslında. İlk oyun için çocukluk ve
ergenlik diyecek olursak bu oyun tam bir yetişkin. Başlarda ilk
oyundaki gibi güzel ve renkli bölgeler var ama ilerledikçe daha
buhranlı yerler çıkıyor karşımıza, Wraithmarsh, Bloodstone ve
Bowerstone bunlardan bir kaçı. Sanayileşmenin ve çağdaş hayatın
getirdiği sıkıntılar ve isli dünya da diyebiliriz. Kendimi ara sıra bir
Charles Dickens romanında hissetmedim değil (kendisi Kemalettin
Tuğcu’nun esinlendiği bir yazardır bana göre), modernleşen dünya o eski
Fable’in fantastik masalsı çehresini değiştirmiş.


Fable II 6560



Albion’da ana görevleri gerçekleştirmek dışında yapacak bir
sürü şey bulabilirsiniz, hatta oyun ekonomik manipülasyonu öğretiyor
bir anlamda. İlk oyunun aksine Fable II’de her ev, her bina satılık.
Hatta ana hikayeyi bitirdikten sonra paranız varsa Fairfax kalesini
bile satın alabilirsiniz. Ekonomik sistem ise basit ama işlevli.
Yolları eşkiyalardan temizlerseniz ve dükkanlarda bol miktarda para
harcarsanız kasabanın ekonomisi büyümeye başlıyor. Ekonomi iyileştikçe
fiyatlar da artıyor, hem gayrimenkul hem de dükkanlarda satılan
eşyaların ücreti yükseliyor, neyse ki toptan bir enflasyon yaşanmıyor,
onun yerine ürün ve fiyat yelpazesi genişliyor. Oyundaki emtiaların bir
taban fiyatı, tam anlamıyla bir rayiç bedeli var, ve bazı faktörlere
göre bunlar artıp azalıyor. Ekonomi iyi ise fiyatlar artıyor. Ancak
kötü bir adam olup kasabayı yıkıp geçerseniz, dükkanlardan çalıp mülke
zarar verirseniz ekonomiyi çökertip emlak değerlerini düşürebilirsiniz.
Yani kısaca kötü niyetli bir müteahit olup yasadışı yöntemlerle
ekonomiyi manipüle edebiliyorsunuz. Tabii isterseniz iyi bir idari
yönetici olup her şeyi düzgün ve güvende tutarak insanların ve
kasabaların zenginleşmesini de sağlayabilirsiniz, hepsi size kalmış.
Fable II böylece sadece hayatın sosyal yönlerini değil, kapitalist
yönlerini de öğretiyor acı da olsa. Ekonomiyi bir süre kötüye
sürükleyip, fiyatı düşen varlıkları satın alıp sonra sinsi bir
yatırımcı gibi işleri tersine çevirip ekonominin düzelmesini sağlayıp
bundan kar elde edebilirsiniz. Satın aldığınız gayrimenkulleri ev
olarak kiralayabilir veya işyeri olarak işletebilirsiniz. Kira
ücretlerini ve dükkanlarınızda satılan malların fiyatlarını
değiştirebilirsiniz. Fiyatları yüksek tutarsanız insanlar sizden
soğuyacaktır. (Hacı ev sahibi mode: On) Kasabanın barını satın alıp
içki fiyatlarını düşük tutarsanız herkesin sevgisini kazanırsınız
(Emekli esnaf mode: On).


İktisat ve işletme meseleleri ile uğraşmayı tercih etmeseniz
bile öyle ya da böyle paraya ihtiyacınız olacak. Özellikle de oyunun
son safhalarında. Görevleri tamamlamak size ün kazandırıyor, ne kadar
fazla Renown kazanırsanız o kadar ünlü oluyorsunuz ama size nakit
sağlamıyor bunlar. Ünle de karın doymuyor tabii. Elbette elinize para
geçirecek şeyler var, mesela Albion’un dört bir yanında bulacağınız
hazine sandıkları ve çeşitli eşyalar. Ancak bunlar ne yazık ki oyunun
sonlarına doğru ihtiyacınız olan kaliteli ve güçlü silahlar ile
ekipmanları almak için yeterli olmuyor. Bir yerden sonra bir iş bulup
çalışmanız gerekecek. Fable II bu alanda oldukça farklı yöntemler
sunuyor size. İsterseniz mülayim bir insan olup bir işe girebilirsiniz,
barmenlik, demircilik veya odunculuk gibi sıkıcı ve heyecansız işler
var. Bu işlerin her biri birer mini oyun olarak geliyor. Mesela demirci
olursanız bir çubukta hareket eden imleç yeşil kısma geldiğinde A
tuşuna basmanız gerekiyor örsün başında. Birkaç başarılı basışın
ardından bir kılıç yapıyor ve para kazanıyorsunuz. Bunu tekrarlayarak
da kendinize ufak bir servet kazanabilirsiniz. Oyunun eleştirilen
yönlerinden birisi de bu işler, tekrarladıkça zorlaşmadıkları ve yeni
bir şey sunmadıkları için son derece sıkıcı oluyor ve para kazanmayı
çok kolay hale getiriyor. Neyse ki Fable II’de memuriyet dışında da iş
olanakları mevcut. Kelle avcısı, köle tüccarı, kumarbaz veya kiralık
katil olarak da para kazanabilirsiniz. Bunlar elbette karmanızı
etkileyecek, tercih sizin. Fable II’yi bitirdiğinizde Albion’un en
meşhur kahramanı olacağınız kesin, ancak en zengini mi yoksa en çulsuzu
mu olacağınız size kalmış.



Fable II 8019



Kasabalarda diğer insanlarla sosyalleşebiliyorsunuz, oyunun
sosyal yönünden yukarıda az da olsa bahsetmiştim, şimdi detaylarına
inebiliriz. Sosyalleşme için kendinizi aptal yerine koyup insanları
etkilemeye çalışabiliyorsunuz. Kahramanımız oyunda hiç konuşmuyor,
diğer karakterler ile yapılan “sohbet”lerde diyalog ekranları veya
diyalog seçenekleri çıkmıyor. İletişim kurmak için Sims tarzı ifadelere
bağımlıyız ilk oyunda olduğu gibi. İletişim kurmak istediğinizde
karşınıza bir adet İfade Ekranı geliyor, oyunda 30’a yakın ifade var
öğrenebileceğiniz ve NPC’ler üzerinde kullanabileceğiniz. Dans etmek,
gaz çıkartmak, öpücük yollamak bunlardan birkaçı. Tüm ifadeler son
derece absürt ve çizgi film havasında ancak Fable II’nin soysal
yönlerini tatmak için bunları kullanmak zorundasınız.


Oyundaki her NPC’nin (Non Player Character, sizin dışınızdaki
karakterler bir nevi) sizin hakkınızda belirli bir görüşü var ününüze,
görünümünüze ve ahlakınıza göre şekillenmiş olan. Bu görüşü
değiştirebilirsiniz ifadeleri kullanarak veya hediyeler vererek.
İnsanların sizden hoşlanması işinize yarayabiliyor, dükkanlarda
alışveriş yaparken indirimler olabiliyor, tabii sevgi (ve şehvet)
duyguları da uyandırabiliyor. Bu noktada Fable II rol yapma oyunlarının
ruhunun üstüne tepiniyor bir güzel. Oyunlarda gelmiş geçmiş en adi ve
şerefsiz karakter olabilirsiniz, kasabaları topyekun katletmiş veya en
yakın arkadaşınızı Temple of Shadows’a götürüp kurban olarak sunmuş
olabilirsiniz, masum tavşanları bile öldürmüş olabilirsiniz ama bir
dükkandan indirimli bir şeyler almak için kasabanın ortasında salak
gibi dans ediyorsunuz. NPC’lerden birisi size derin felsefi bir soru
yönlendiriyor ve tek verdiğiniz cevap başparmağınızı yukarı veya aşağı
tutup göz kırpmak oluyor. İlk Fable için bu ifadelerle kurulan iletişim
tarzı sırıtmıyordu ancak Fable II’nin daha ciddi ve kimi zaman karanlık
ve bunaltılı atmosferinde bu çiğ hareketler ve soytarı gibi davranışlar
oldukça sırıtıyor, kısacası uymuyor.


Fable II 9065



Yersiz durması bir yana, Fable II’nin sosyal etkileşimleri
baştan sona yapay ve bayağı. Sosyalleşmek istediğinizde normalde bir
rol yapma oyununda olması gerektiği gibi rol yapıp diyalog
kurmuyorsunuz. Sadece önceden belirli olan saçma animasyonları harekete
geçiren ifadeleri seçip kullanarak çeşitli ölçü çubuklarını istediğiniz
tepkiyi alana kadara oynatmaya çalışıyorsunuz. Üstelik karşınızdakinin
hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyleri görsel ve ifadesel ipuçlarından da
bulmuyorsunuz, bir menü aracılığı ile herkesin düşüncelerini ve
tercihlerini görüyorsunuz, bu tam tüm bu süreci bayık ve yapay kılıyor.



Albion’da kötülerle (veya duruma ve tercihinize göre iyilerle)
mücadele ederken tek tabanca olmak istemiyor ve dünyaya bir şeyler
bırakmak istiyorsanız ününüzü, çeşitli hediyeleri ve repertuarınızdaki
ifadeleri kullanıp karakterlerin size aşık olmalarını
sağlayabilirsiniz. Bir nikah yüzüğü ve yaşayabileceğiniz boş bir eviniz
varsa ilginizi çeken (veya ilgisini çektiğiniz) herhangi bir kadın veya
erkek ile (kendi cinsiyetinizden bağımsız olarak) evlenebilirsiniz.
Evlenince de seks yapabilirsiniz, ne yazık ki bu sahneler herhangi bir
mini oyun içermiyor ve pek bir şey görmüyorsunuz. Doğum kontrol
yöntemlerine başvurmazsanız da boy boy çocuklarınız olabiliyor. Evet,
Fable II’de de prezervatif denen şey var ve korunmadan gireceğiniz her
türlü cinsi münasebet size bebek ve zührevi hastalıklar olarak dönüyor.
Neyse ki tek gecede ikisi birden olmuyor. Kadın bir kahramansanız merak
etmeyin, hamile kalınca dokuz ay on gün boyunca oturup beklemeniz
gerekmiyor, hamile kaldığınız anda zaman hızla ileri sarıp doğum anına
geliyor ve yatağınızın ucunda bir beşiğin içinde çocuğunuz
beliriveriyor. Hoş, aş erme kısmı olsaymış ilginç olurmuş, özellikle de
erkek bir karakterken ve eşiniz hamileyken karınızdan gelen yiyecek
görevleri eğlenceli olabilirdi.


Fable II 9067



Bebeğiniz zaman içinde büyüyor ve çocuk olarak size olan
sevgisi sonsuz. Doğrusu zor bir maceradan sonra eve döndüğünüzde size
koşup sarılan bir çocuğunuzun olması pek bir duygusal ve dokunaklı
oluyor, en azından Sims’den daha gerçekçi sosyal ilişkiler açısından.
Ancak eşiniz, çocuğunuzun annesi tamamen bambaşka bir olay. Evlilik bu
oyunda oldukça zorlayıcı bir şey, hatta bir ayakbağı. Eşlerin en
anlayışlı en mahzun olanı bile ilgiye muhtaç, ancak bir oyun oynamakta
olduğunuz için yapmanız gereken görevler var, ve böyle maceralı bir
hayat tarzı sürerken bir yandan da karınıza istediği ilgiyi göstermek
kulağa geldiğinden daha zor. Düzenli olarak evinize uğrayıp ailenizi
ziyaret etmediğiniz takdirde bol miktarda dırdıra maruz kalacaksınız.
Bu aile içi yabancılaşma devam ederse çok geçmeden sizi boşayacaktır
karınız, Albion’u kurtarmak evliliği kurtarmaktan sanki biraz daha
kolay olmuş gibi ya, neyse. Anlamsız ifade ve mimiklerinizi kullanıp
istediğiniz kadar evlenip çocuk yapabiliyorsunuz ne de olsa, giden
gitsin.



Elbette Fable II bu tür dünyevi işlerin ön planda olduğu bir
oyun değil, ve bir RPG olarak (veya bir Aksiyon-RPG olarak) dövüş
olmadan olmaz. Karınızla ağız dalaşı yapmadığınız zamanlarda tekinsiz
topraklarda, şehirlerden uzakta haydutlarla ve çeşitli yaratıklarla
kılıç kalkan oynuyorsunuz bol bol. Fable II basit ama bir kadar
kullanışlı ve başarılı bir dövüş sistemine sahip. X tuşu normal
silahlar için, yani kılıç, balta, mızrak vs. Y tuşu ise menzilli
silahlar için, B tuşuyla da büyü kullanıyoruz. Dövüş sisteminin en
güzel yanı ise bunları birleştirip kombine ederek akıcı ve etkili
saldırılar yapabilmemiz, bu dövüşlerin eğlence katsayısını arttırıyor.
X’e birkaç kez basıp önce bir iki güzel kılıç hamlesi yaptıktan sonra
tabancanızı çekip düşmanın alnının ortasına hoş bir iz bırakıp üzerine
tatlı olarak da bir Inferno büyüsü ile flambe yapın, sıcak bir şekilde
servis edin, afiyet olsun. Fable II bu açıdan lezzetli bir oyun, tamam
klasik ve ağır RPG’lerin komplike dövüş sistemlerinden yoksun, ama
aksiyon oyunlarında pek olmayan hızlı ve renkli dövüşler ile bunu çok
iyi dengelemişler. Bu oyuna bundan başkası gitmezdi zaten.



Oyunda üç farklı dövüş öğesini ne kadar çok karıştırarak
kullanırsanız (kılıç+tabanca+büyü) o kadar çok deneyim puanı
kazanıyorsunuz. Toplanan deneyim puanlarını silahlarınız için yeni
özellikler açmakta, güç veya isabetinizi arttırmakta ve büyülerinizi
geliştirmekte kullanabilirsiniz. Brutal ve Dexterous Style’da bulunan
tüm seviyeleri açıp aldıktan sonra karşınıza çıkan herkesi ve her şeyi
pataklayabilirsiniz demektir. Büyü kullanmak için herhangi bir kaynak
kullanmıyorsunuz, ilginç bir yaklaşım olmuş büyü kullanımı için, mana
veya herhangi türden bir enerji yok, düşmanlarınıza istediğiniz büyüyü
istediğiniz yoğunlukta ve sayıda yapabilirsiniz. Dövüş sistemi kullanım
kolaylığı açısından düzgün ve akıcı yapılmış, asla akıl almaz
karışıklıkta bir şeye dönüşmüyor, ve haliyle eğlenceli dediğim gibi,
ancak tek bir sıkıntı var, bu kadar kolay bir dövüş sistemi bol
miktarda düşman gerektirir tam anlamıyla eğlenceli olabilmesi için ama
Fable II buna rağmen düşman açısından çok fazla çeşit ve zorlayıcılık
sunmuyor.



Fable II 9073



Oyunlarda son yıllarda baş karakterin ölümlüğü konusunda
farklı deneyler görüyoruz, genel kanı artık karakterin ölmesinin pek
tercih edilen bir şey olmadığı yönünde, bu yüzden HP gibi terimler
gittikçe daha az karşımıza çıkıyor ve can seviyesini gösteren yeşil
çubuk geçmişe ait bir anı olma yolunda ilerliyor. Lionhead yapımcıları
bir kahramanın asla ölmeyeceği düşüncesinden yola çıkarak Fable II’de
karakteri bir nevi ölümsüz yapmışlar. Evet böyle masalsı arkaplanı olan
bir oyun bir kahraman olarak ölmememiz mantıklı ancak bu demek değil ki
zorlanmamalıyız. Fable II’de birkaç dövüş dışında gerçekten beni
zorlayan bir şey göremedim, bu da işin tadını kaçırıyor ne yazık ki.
Bakalım ne olacak deyip kasten ölmeye çalıştığımda hüsrana uğradım,
“Knocked out” olan karakter sadece o dövüşte kazandığı deneyim
puanlarını kaybetti ve bir iki ufak yaraya sahip oldu, saniyeler içinde
ise tekrar ayaklarının üstündeydi, başarısızlık ve dövüşte kaybetmenin
cezası daha fazla olmalıydı. Oyundaki düşmanların çeşitsizliği
demiştim, böyle büyük bir dünyaya sahip olan bir oyunun kesinlikle daha
geniş bir düşman ve yaratık katalogu olmalıydı. Çıkan yaratıklar en
azından daha zor, daha merak uyandırıcı ve korkutucu olsaydı bu kadar
olmazdı hayal kırıklığı. Ne de olsa fantastik bir dünyada geçiyor oyun
ve fantastik bir oyun dünyası yaratık demektir bol miktarda ve giderek
güçlenen ve insanı zorlayan. Sadece Troll’ler gerçek anlamda bir tat
verebiliyor ama onlar da pek sık karşılaşacağınız düşmanlar değil.
Masal ve fantezi dozajı daha yüksek olmalıydı.


Oyunda dövüşlere ve sosyal etkileşimlere biraz tat katıp
güzelleştirmenin en bariz yolu olarak Co-Op görünüyor, yani oyuna
yanınıza bir başka oyuncuyu davet edip birlikte oynamak. Online Co-Op
Fable II ile birlikte çıkmamıştı, onun yerine sonradan indirilebilir
güncelleme olarak sunuldu. Online yanında bir de offline olarak aynı
konsol üzerinden iki kişinin oynayabileceği bir co-op modu var. Eğer
oyuna başlamadan ayarları yapar ve Online olarak gözükmeyi ve görmeyi
seçerseniz, ve eğer bir Xbox Live hesabınız varsa, Fable II’yi o an
oynayan herkes ile aynı anda oynuyorsunuz, kendi oyununuz içinde diğer
oyuncuları hareket eden (veya duruyorlarsa duran) kürecikler olarak
görüyorsunuz, bunlara Albion küreleri deniyor, her küre ayrı bir oyuncu
ve o esnada aynı sizin gibi oyunu oynamakta. Bu kürelerle, yani diğer
oyuncular ile konuşabilir, elinizdeki eşya ve silahları takas edebilir,
onların karakter özelliklerine bakabilirsiniz, ve dilerseniz, iki taraf
da kabul ederse online co-op oynamaya başlayabilirsiniz. Bu noktada
Fable II online co-op mefhumuna bambaşka bir bakış açısı getiriyor ve
klasik lobi anlayışından kurtarıyor bizi, doğrudan oyun içinde görmek
hem kolaylık hem de oyunun dinamik bir yapısı olduğunu gösteriyor,
böylece tek oyunculu bir devasa online oyun havası yaratıyor.
Dilerseniz oyunu baştan sona birlikte oynayabilirsiniz, co-op ile
sadece görevleri birlikte yapmıyorsunuz, aynı zamanda NPC’ler ile
birlikte iletişim de kurabiliyorsunuz. Co-op’a sonradan dahil olan kişi
oyun esnasında kazanılan altın ve deneyimleri paylaşıyor, co-op’tan
çıktığında ise kazandıkları asıl karakterine ekleniyor. Paylaşma
kısmını oyuna başlamadan önce birlikte karar veriyorsunuz, ne kadarı
sunucu oyuncuda kalacak, ne kadarı davet edilende önceden
ayarlanabiliyor. Dilerseniz diğer oyuncuyu yancı olarak değil de paralı
asker olarak tutabilirsiniz, hani oldu da bir yerde takıldıysanız ve
geçmekte zorlanıyorsanız yardım etmesi için birisini tutabilirsiniz, bu
şekilde tüm kazanılan “renown” ve altınlar ona gidecek ama deneyim
puanının hepsi sizin olacak. Ayrıca iki kişi girilen dövüşlerde ekstra
kombinasyonlar yapabiliyorsunuz ve bundan ekstra deneyim
kazanıyorsunuz. Biriniz düşmanı tutup havaya fırlatıp diğeri de çekip
onu havada vurabiliyor mesela. Sonuçta Fable II’de ne kadar çok düşman
öldürdüğünüz değil, düşmanları nasıl öldürdüğünüz önemli, ne kadar
renkli bir savaş olursa düşen deneyim de o kadar fazla oluyor, iki kişi
dövüşmenin rengi, tadı, kokusu arttığı için deneyim de buna göre
artıyor. Oyunu tamamen bitirmek için açmanız gereken Demon Doors isimli
kapıların birkaçı sadece co-op ile açılabiliyor, eğer bitirme konusunda
takıntılıysanız öyle ya da böyle bir yardımcıya ihtiyacınız olacak.



Fable II 6558



Offline co-op ise biraz sıkıntılı, aslında teknik olarak hemen
hemen her şey aynı online co-op ile ama tek fark kiralık asker olarak
oyuna davet ettiğiniz ikinci oyuncunun kendi karakterini yanında
getirmesi lazım, eğer önceden bir karakteri yoksa hemen oracıkta bir
karakter yapabilir veya hazır karakterlerden istediğini seçebilir.
Karakterin tüm deneyim puanları ve yetenekleri co-op içine
taşınabiliyor ama silahları ve karakter modellemesi taşınamıyor. Eğer
ki önceden bir profili varsa bu yancı karakterin, oyundan çıktığında
kazandıkları profiline, yani asıl karakterine transfer oluyor.


Co-op’da pek eğlenceli olmayan birkaç yön daha var, mesela
asıl oyuncu bir menüye girdiğinde veya bir dükkandan alışveriş yaparken
yancı oyuncu o esnada herhangi bir şey yapamıyor çünkü oyun onun için
duraklatılmış hale geliyor. Bir diğer can sıkıcı unsur ise kamera. Hem
online hem de offline co-op tek bir ekran üzerinden oynanıyor, ayrık
ekran yok, haliyle kamera açısı da iki oyuncuya göre ayarlanabilecek en
uzak noktaya geliyor, bu da epey geriden ve yukarıdan gösteren bir
kamera açısı oluyor. Co-op’da kamerayı özgürce döndürüp çevirip
yakınlaştırma veya uzaklaştırma da yapamıyorsunuz, sadece asıl
oyuncunun arkasına gelecek şekilde merkezlenebiliyor, yancı oyuncu için
kendini arka planda hissettirecek bir şey. Co-op’da arkadaşınıza
saldırıp onu öldüremiyorsunuz (üzgünüm Brütüs ruhlu oyuncular),
birlikte NPC’leri kesebilirsiniz yaratıkları olduğu gibi ama
birbirinize zarar veremiyorsunuz kesinlikle, ve ayrıca yancı oyuncunun
bir köpeği de olmuyor ve tamamen asıl oyuncunun köpeğine bağımlı
oluyor. Co-op’da yancı oyuncuların işe yaradığı eğlenceli bir yön ise
kiralık katillik. Oyunda eşinizden (karı veya koca neyse artık)
kurtulmanın tek hızlı ve kesin yolu onu öldürtmek, daha doğrusu co-op
yancısının öldürmesi, çünkü siz öldüremiyorsunuz, boşanma talebi
gelmesini bekliyorsunuz, öte yandan yancı arkadaşınız hiç zorlanmadan
hayat eşinizi temizleyip sizi bu dertten kurtarabilir, eğer o
evlilikten doğmuş bir çocuğunuz varsa onu da kasabanın yetimhanesinde
bulabilirsiniz.


Fable II 8017



Nasıl bir kahraman olmak istiyorsunuz peki bundan sonra? Aile
babası, tek tabanca, müzmin bekar, çok eşli bir libido çeşmesi mi yoksa
kötü bir katil, veya herkesin dostu bir iyilik meleği. Ya da önce
herkesin dostu olup sonra hepsini Temple of Shadows’a götürüp kötü
tanrıya adak olarak mı sunmak istersiniz? Seçim sizin. Ancak sanmayın
ki bu seçimler ve oyundaki iyilik-kötülük çok büyük farklar ve
değişiklikler sunuyor. Evet, karakterinizin dış görünüşü ve diğer
insanların size bakış açısı değişiyor, ancak dünya üzerinde çok büyük
şeyler beklemeyin, ancak bu bile oldukça etkileyici olmuş bence. Oyunda
sadece iyilik/kötülük dengesi yok, aynı zamanda bir saflık/yozlaşma
dengesi de var. İyi bir kahraman olup aynı zamanda yozlaşmış bir insan
da olabilirsiniz. Sürekli kiraları arttırıp hanlarda içerek vaktinizi
geçirirseniz ruhunuz ve bedeniniz yozlaşmaya başlar. Peki diyelim bir
grup köleyi kötü efendilerinden kurtardınız, onları özgür mü
bırakırsınız yoksa feodal yapının gerektirdiği gibi başka bir efendiye
mi teslim edersiniz? Fakirlere yardım edip sağlıklı beslenirseniz
sadece iyi değil aynı zamanda temiz bir kahraman oluyorsunuz. Bu iki
denge üzerinde oynayarak oldukça çeşitli karakterlere sahip
olabiliyoruz.


İlk oyunda olduğu gibi siz kötüleştikçe dış görünüşünüz de
şeytani bir hale bürünüyor, başınızdan boynuzlar çıkıyor, iyi
davrandıkça da kafanızda bir hare beliriyor. Saflık – yozlaşma
seviyeniz ise vücudunuzun şeklini değiştiriyor, fazla alkol tüketip sık
sık et yerseniz haliyle şişmanlıyorsunuz ve bu sefer de cimri şişman
tefeci görünümüne bürünüyorsunuz. Formda kalmak için yediklerinize
dikkat etmeniz lazım. Ayrıca eğer iyi bir insansanız co-op’da yanınıza
davet ettiğiniz yancı kötü olduğunda insanlar biraz ters bakabilir
size. Bu gibi kararlar hem karakterinizi zenginleştiriyor hem de
oyundan alınması muhtemel zevkleri çeşitlendiriyor, dünyaya çok kalıcı
ve büyük değişiklikler olmuyor ama yine de çok eğlenceli. Diğer yandan
sizi en çok etkileyecek ve düşündürecek olan bir takım seçenekler de
var. İyi veya kötü olmayı seçmek aslında çok da ciddi kararlar değil,
çünkü istediğiniz zaman taraf değiştirip kişiliğinizi
değiştirebilirsiniz, bir süre uğraşırsanız karanlıklar prensinden Aziz
Patrick’e dönebilirsiniz. Fable II’de az da olsa daha ciddi seçenekler
var, mesela karşınıza çıkan bir seçenek sizden yüklü miktarda deneyim
puanı isteyebilir, veya altın. Ahlaki davranışların ön planda olduğu
bir oyunda dünyevi varlıkları ilgilendiren seçimlerin daha çok
zorlayıcı olması aslında kötü bir şey, tam tersi olması gerekiyordu.


Fable II 9072



Toparlayacak olursam, Fable II, ilkinin ışığında emin
adımlarla yapılmış ve türün oyuncularını rahatlıkla memnun edebilecek
kapasiteye sahip bir oyun. En azından eğlenceli ve farklı olduğu için
Albion’da harcadığınız zamana kayıp gözüyle bakmayacaksınız. Dövüş
sistemi basit ancak hızlı ve etkili, kombine saldırılar ise çok
eğlenceli. Oyunun atmosferi, dünyanın yapısı, gece gündüz geçişleri
sizi sıkmadan saatlerce oynamanıza olanak sağlıyor. Sosyal yönü
konusunda bir eksiklik var, ilk oyunda sırıtmıyordu ama bu oyun çok
daha ciddi bir atmosfer sunarken sosyal etkileşimler aynı basitlikte ve
komik ifadelerden öteye geçemiyor. Asıl görevler dışındaki öğeler bir
nebze eğlenceli ama devamlılığı yok, kısa yoldan bol para kazanmak için
bir süre katlanmanız gereken bir şey, zorunlu askerlik gibi bir görev
sanki. Oyun içinde HUD kullanılmaması ve tüm işlevi köpeğin yapması
daha gerçekçi kılmış oyunu ve Dead Space’de olduğu gibi ayrı bir tat
katmış. Velhasıl-ı kelam, Fable II güzel ve başarılı bir devam oyunu,
getirdiği yenilikler getiremediği yeniliklerin eksikliğini giderir
cinsten olduğu için de oynanabilirliği yüksek. En azından ilkini
oynayıp beğenen herkes bunu da beğenecektir. Denemeye değer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.refleksforum.com
 
Fable II
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Fable III’te Natal olacak

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Oyun Bölümü :: Oyun İncelemeleri-
Buraya geçin: