|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
serezo
Yönetici
Yönetici
serezo


Ruh Hali : Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari Defaul10
Mesaj Sayısı : 952
Rep Puanı : 13489
Teşekkür Aldı : 0
Kayıt tarihi : 29/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli/Gebze
İş/Hobiler İş/Hobiler : MEsaj atmak :D
Lakap Lakap : Sezo

Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari Empty
MesajKonu: Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari   Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari EmptyCuma Kas. 20, 2009 10:02 am

ENDOKRİN SİSTEM ORGANLAR(İÇ SALGI BEZLERİ)

Endokrin organlar aslında salgılama sistemlerinde ve organ içindeki
özel hÜcresel organizasyonlarıyla farklılıklar sergileyen salgı
epitelinden oluşmaktadırlar. Hücreler özel dçzenlemelerle kordonlar
veya hücre kitleleri oluşturacak şekilde biraraya gelirken, bunların
arasında retikçler liflerce zengin çok az bir bağ dokusu yer alır. Bu
bezlerin en belirgin yapısal özelliği hücrelerin zengin kapiller ağı
çevresinde lokalize olmalarıdır. Böylece salgıladıkları hormonları
direk kapiler lçmene ileterek kan yoluyla hızla hadef doku hücresine
(target organ) ulaşmasını sağlarlar. Bu özelliklerinden dolayı endokrin
bez (iç salgı bezi) terimiyle tanımlanırlar
Endokrin bezler bağ;ımsız spesifik organlar şeklinde organize oldukları
gibi başka fonksiyonları olan organların içerisinde hücre gruplar ya da
sadece bir kaç hücre şeklinde serpiştirilmiş organizasyonlarla veya
geçici organlar şeklinde karşımıza çıkabilir.
Başlıca endokrin organlar
Hipofiz (pituitary)
Epifiz (corpus pinealis)
Tiroid (Glandula thyreoideae)
Paratiroid (Glandulae paralıyreoideae
Böbreküstü bezi (Glandulla suprarenaIes)
Paraganglionlardır.
Bunların dışında hçcre grupları ya da tek tek hçcreler şeklinde organlar içerisinde serpiştirilmiş yapılar
pankreas (Langerhans adacıkları)
Testis (Leydig hçcreleri)
Ovarium (Korpus luteum, Granulosa hçcreleri)
Plasenta
Mide
Bağ;ırsaklar
Böbrek gibi organlarda görçlçr.
İç salgı bezleri salgılarıyla hedef hçcrede dolayısıyla organlarda,
morfolojik, histokimyasal, dolayısiyle fonksiyonel değ;iş;iklikler
meydana getirerek bu organların çalışmalarını dçzenlerler. Hormonlar
organizmada protein, karbohidrat ve yağ;ların
[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]bolizmalarını
dçzenleyerek yaş;amsal olayları yönlendirmenin yanısıra, kiş;ilik,
seksçel özelliklerin belirmesi ve genel görünüş üzerinde de etkili
olurlar. İç salgı organları, salgıladıkları hormonlar yoluyla
birbirlerini de etkileyebilirler Ayrıca hormonal dçzenlemenin
denetimini yapan otonom sinir sistemine ilave olarak hormonal yolla da
denetlerler. Organizmada gerçekleş;tirilen
[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]bolik
olayların dçzenlenmesinde sinirsel ve endokrin sistemlerin uyumlu bir
şekilde çalışması bir Nöroendokrin sistemi yani Nöroendokrin
hipotalamo-hipofizer sistemi (NHS) ortaya koymuş;tur.
Yaşamsal denge: İmpuls Sinirsistem
> Nöroendokrin Sistem
Hormon Endokrin sistem

HİPOFİZ (Pituitary gland)
Hipofiz sfenoid kemiğin sella turcica'sına yerleşmiş hipofiz sapı ve
infundibulum vasıtasıyla diencefalona bağlı olan oldukça geniş etki
alanına sahip önemli bir endokrin organdır.
Organ embriyoljik olarak iki farklı kaynaktan geliş;en farklı
morfolojiye sahip iki loptan oluşur. Embriyonal kaynaklardan birisi
membrana bukkofaringeanın hemen önçnde embriyonal ağız boşluğu
(stomedium) tavanının bir divertikçl ş;eklinde diensefalona doğ;ru
yükslmesiyle ouşan Rathke kesesidir. Kafa kemiklerinin oluş;umundan
önce bu bölgeye ulaş;an divertikçl kemiklerin geliş;imiyle ağız
boşluğ;uyla ilşkisini kaybeder ve Rathke kesesini oluşturur. Rathke
kesesi ön duvarı prolifere olarak hipofizin ön lobunu (lobus anterior)
oluştururken arka duvar daha az geliş;erek ara lobu (pars intermedia)
oluşturur.
Hipofizin gelişimine kaynaklık eden diğ;er bölge diencephalonda 3 çncç
ventrikçlçn tabanından Rathke kesesine doğru uzanan divertküldür. Bu
nervöz taslak Rathke kesesini birmiktar sararak hipofizin arka lobunu
(lobus posterior) oluş;turur. Arka lobu arabeyine bağ;layan hypophys
sapı ve infundibulum, körelmez, hayat boyunca kalır. Hipofiz boyutları
cinsiyete ve yaşa bağlı olarak oldukça değişiklik göstermesine rağmen
yaklaş;ık 0.5-0.6gr ağırlığa sahiptir. Yaş;lılıkta küçülen hipofizin
gebelik döneminde ağırlığı bir miktar artar.
Hipofiz mikroskopik yapı, köken ve fonksiyonları bakımından birbirinden tamamiyle farklı olan iki kısımdan oluşur. Bunlar
Adenohipofiz (Pars glandularis)
Nörohipofiz (Pars nervosa), olarak adlandırılır.
Adenöhipofiz;
Ön lop lob (lobus anterior-pars distalis)
Ara lob (Pars intermedia)
Pars tçberalis'ten oluş;ur.
Nörohipofiz
Arka lob (lobus posterior),
Hipofiz sapı
İnfundibulum'dan ibarettir.
Hipofiz tümüyle oldukça kalın fibroz bir kapsçl (stratum fibrosum) ile
sarılıdır. Kapsçl ile sella tursicanın periosteumu arasında venlerden
zengin bir bağ;dokusu (stratum vasculare) yer almaktadır.
Ön lop lob (lobus anterior-pars distalis)
Oral ektodermden köken alan adenohipofiz ön lobu (lobus anterior)
birbirleriyle anastomozlar yapan epitel hçcre kordonları ve bunların
arasında dağ;ılmış; sinisoid tipi kan kapillerlerinden oluş;muş; tipik
bir iç salgı bezi yapısı sergiler. Stroma çok azdır, oyleki epitel
hçcreleriyle kapiller duvarı arasını ince retikçler lifler doldur bazan
bunlar da bulunmayabilir. Salgı hçcresi bazal laminası ve sinizoid
endotel bazal laminasından birisi çoğu zaman ortadan kalkarak iki hçcre
tek bir bazal laminaya oturabilir. Böylece salgı grançlleri incelmiş;
bu bazal laminadan kapiller içerisine daha kolayca verilebilir.
Hçcrelerde salgı grançlleri Galgi apparatus ile ilgili olarak oluş;ur.
Oluşum halinde hençz olgunlaş;mamış; granuller Golgi keselerinin
periferik uçları civarında bulunurlar. Bunlar tek bir meınbran ile
çevrilidir. Yoğun granul içeriği ile granul membranı arasında ,az yoğun
bir aralık gözlenir. Salgı granulaları algunlaş;tıkça Golgi bölgesinden
itibaren periferik sitoplazmaya dağru yayılırlar, daha iri, homojen az
veya çok yoğun özellik kazanırlar. Granullerin hçcre dışına
salgılıanması bazı hçcre tiplerinde örneğ;in somatotrop hçcrelerde
gösterildiği gibi exocytos ile olur. Grançl membranı hücre membranına
kaynaşarak grançl içeriği hçcre dışına atılır.
Ön lop hücreleri boyalara gösterdikleri affiniteye göre
Kromofil hücreler
Kromofob hçcreler (esas hücreler,g hücreleri) olarak iki grup altında
değ;erlendirilir. Kromofil hçcreler histolojik boyolara karş;ı affinite
gösterirken kromofoblar boya almazlar. Kromofil hücreler affinite
gösterdikleri boyanın tçrçne göre
Asidofil ( a hücreleri)
Basofil (b hücreleri) olarak tekrar iki alt grupta incelenmektedirler.
Asidofil (a) hücreler histolojik boyamalarda, içerdikleri stoplazmik
grançllerin kimyasal özelliklerine bağlı olarak eosin, asit fuksin,
orang-G, erithrosin ve Kongo kırmızısı gibi asit boyalara affinite
gösterdiklerinden dolayı bu isimle tanımlanmaktadırlar. Ön lop
içerisinde yer alan parankim hçcrelerinin bçyçk bir bölçmçnç (% 40)
oluşturan bu hçcreler kromofoblardan daha bçyçk olup daha çok lateral
ve arka bölçmlerinde yaygın olarak gözlenirler. Hçcrede eksentrik
yerleş;miş; bir ya da bir kaç nukleolus içeren yuvarlak veya hafif
basık bir nukleus yer alır. Stoplazma ış;k mikroskobunda görçlebilecek
irilikte grançller içermektedir. Grançl çapları hçcreleri
salgıladıkları hormonlara bağ;lı olarak farklılık göstermektedir.
Acidophil hçcrelerin granulalarının boyanma reaksiyonları dikkate
alınarak 2 farklı tipi ayırdolunabilir. Azocarmin-orange G veya
erythrosin-orange G ya da acid fuchsin-orange G gibi birbiri arkasına 2
ayrı asit boya kullanılan birleşşk boyama yöntemleri uygulanırsa,
bunlardan somatotrop (STH) hçcrelerin granulaları orarge G ile portakal
rengine, mamortrop hçcrelerin (LTH) granulalarının azacarmin,
erythrosin veya asit fuksin ile kırmızıya boyanır.
Somatotrop hücreler (STH hücreler), hipofız ön lobunda en çok bulunan
hçcre tipidir. Bunlar dçzenli ovoid veya toparlağımsı şekildedir.
Sitoplazmalarında iri 300-350 nanometre büyüklüğünde homojen yoğun ve
düzgün toparlak bol miktarda granul bulunur. Golgi apparatus, özellikle
grançllç endoplazma retikulumu kuvvetli geliş;miş;tir. Endoplazma
retikulumunun anastomozlaşan tubuli ve kesecikleri, ya çok sık olarak
birbirine paralel sıralanır veya birbiri çzerine soğan zarları gibi
tabakalannıış konsantrik lameller halinde organize olmuştur.
Ribozomlar sitoplazma matriksi içinde serbest olarak ve GER çzerinde bol miktarda bulunur.
Mamotrop hçcreler (Prolaktin, Laktojenik hçcreler, LTH hçcreleri) ön
lobun kromofil ve granulalı hucreleri arasında en bçyçk granullere
sahip olanlardır. Grançlleri dçzensiz, değ;iş;ik biçimde, fakat çok az
sayıda olup sitoplazmada dağ;ılmış;lardır. Bu hçcrelerin sayıları
genelde az sayıdadır. Gebelik esnasında ve sonrasında sayıları
artmaktadır.
Bazofil hçcreler daha çok lobun ön ve orta bölgelerinde bulunurlar.
Bunlar, 15-25 mikrometre çapa sahiptirler. Bazofil hçcreler daha kçççk
grançllere sahiptirler ancak bu hçcrelerde bulunan grançllerin çapı da
120-550nm arasında değ;iş;mektedir. Grançl miktarı olarak asidofil
hçcrelerden daha az garnçl içerirler. Grançller hematoksilenle zayıf
boyanırken, metilen mavisi ile koyu boyanırlar. Bu hücreler içerdikleri
glikoproteinlerden dolayı kuvvetli PAS reaksiyonu verirler.Üç alt tipi
tanimlanmaktadır.
1-Tirotroplar (b bazofil) (TSH) :Aldehit fuksin ile boyanan bu hçcreler 100-150nm çapında dens grançller içerirler.
2-Gonadotroplar (l bazofiller) (FSH, LH): Gonadotrop hucreler,
çoğ;unlukla duzenlı toparlak veya ovoid biçimdedir. Grançlleri
200-300nm çapa sahip, iyi gelişmiş Golgi ve GER bulunduran hçcrelerdir.
Kastre edilmiş organizmalarda bu hçcreler büyüyerek vakuollü bir
stoplazma kazandıklarından dolayı bu şekildeki hçcrelere kastrasyon
hücreleri adı verilmektedir.
3-Kortikotroplar (ACTH): 200nm çapında grançller içeren bu hçcreler
eksentrik yerleşimli bir nükleusa sahiptirler. GER stoplazma içinde
dağınık olarak yerleşmiştir.
Kromofob hücreler ( g hücreleri, C hücreleri): Diğ;er hçcrelerdeki boya
seven grançller içermez. Stoplazma içerisinde çok az 200nm çapında
grançl bulunmaktadır. Bu nedenle sitoplazma düşük yoğunluk
göstermektedir. Diğer hücrelere göre daha küçük boyutlu hücrelerdir.
Normalde hçcrelerin % 50 sini oluştururduklarından bunlara esas
hücreler de denir.
Hipofiz ön lobundan
1-Büyüme hormonu (Somatotropin) (STH)
2-Adrenokortikotrop hormon (Corticotropin) (ACTH)
3-Tiroid stimçlan hormon (Thyrotropin)(TSH)
4-Laktojen hormon (Prolactin)
5-Folikçl stimçlan hormon (FSH)
6-Luteinizan hormon (LH) salgılanır.
Somatotropin hormon asidofil somatotrop hücrelerce salınır ve
organizmanın bçyçmesini sağlaıcı rol oynar. Fazla salınmı devliğe
(gigantism) eksikliği cçceliğe (nanismus) neden olur.Somatotrop hormon
orangifil tçrde asidofil hücrelerden salınır.
Adrenokortikotrop hormon bazofilik kortikotrop hçcrelerden salgılanarak
adrenal glandların bçyçmesi ve salgılrının salınımını hızlandırır.
Salınımı hipotalamustan salınan Cortikotropin releasing hormonla (CRH)
control edilmektedir.
Tiroid stimçlan hormon bazofilik tirotrop hücrelerden salınır, tiroid
hormonu sentezi, depolaması ve salınımını kontrol eder. Hipotalamustan
Tirotropin relasing hormonla (TRH) salınımı kontrol edilir.
Laktojen hormon asidofilik laktotrop hçcrelerden salınarak meme
bezlerinin geliş;imini ve sçt çretimini kontrol eder. Bu hormon
hipotalamustan salınan Prolaktin salgılatıcı hormonla (PRH) salınımı
artırılıken, Prolaktin inhibe edici hormonla (PIH) inhibisyonu
sağlanır.
Gonadotropinlerden birisi olan Folikçl stimçlan hormon (FSH) Bazofilik
hçcrelerden salınır ve Over folikçllerinin geliş;imini, testislerde de
seminifer tçbçlleri stimçle eder.
Hipofizden salınan diğer bir gonadotropin de bazik hçcrelerce salınan
Luteinizan hormondur. Ovulasyonu sitçmçle eder ve progesteron salgısını
uyarırken erkekte leydig hçcrelerini stimçle eder. Gonadotropinler
hipotalamustan Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) vasıtasıyla
regçle edilmektedir ancak bazı yazarlar FSH için FRH'ı LH için LRH'ı
telafuz etmektedirler.
Ara lob (Pars intermedia)
Pars intermedia Rathke kesesinin dorsal bölgesinden gelişir ve daha çok
bazofil hçcrelerden oluş;muş; hçcre sçtçnları gösterir.Daha çok ön loba
yapış;ık bir görçnçm verir. Bu bölgede folikuler yapılar halinde
kolloid dolu aralıklar bulunur. Bu aralıkla rnsanlarda nadiren izlenir.
Bu bölgeden salındığ;ı bilinen yegane hormon Melanosit sitimulan
hormondur.
Pars tüberalis
Asidofil ve bazofil hçcrelerden oluş;maktadır ve infundibulumdan bir
bağ; dokusuyla ayrılmaktadır. Hçcreler küçük kolloidal damlacıklar
içermesine rağmen hormonal aktiviteler hençz belirlenmemiş;tir.

Nörohipofiz
Arka lob (lobus posterior) ve bunu huni biçimi bir geniş;leme
(infundibulum veya emminentia medialis) aracılığ;ı ile hipotalamusa, 3
çncç karıncığ;ın tabanına bağ;layan hipofiz sapı hep birlikte
nörohipofizi aluşturıırlar. Nörohipofiz salgı hçcresi içermeyen, sadece
hipotalamusta yer alan paraventrikçler ve supraoptik nukleusta
yerleş;ik nörosekretuvar hçcrelerin miyelinsiz lifleri ve bunları
arasında yer alan pituisitlerden (pituicyt) oluş;maktadır. Hipofiz sapı
yoluyla arka loba ulaş;an bu miyelinsiz sirir lifleri orada yayılarak
zengin kan kaillerleri etrafıda sonlanırlar. Bu nöronlar, elektron
mikroskopla, protein salgılayan hçcrelerin genel yapı karakterini
gösterir. Böylece kuwetli, geliş;miş; grançller endoplazma retikulumu
ve Golgi apparatus ile Golgi keseleri civarında. bir membranla çevrili,
elektronlara karşı yoğun grançlalar içerirler. Aynı grançller
nöranların hipofiz arka lobuna giden aksonları boyunca aksoplazma
içinde bulıınur ve arka lobda genişlemiş akson kısımlarmda birikerek
kümeler oluştururlar. Yoğun grançlalarla dolu bu akson geniş;lemeleri,
krom alum-hemataksilin veya aldehid-fuksin ile boyannıış; kesitlerde
ış;ık mikroskobunda görçleıı Herring cisimlerini oluşturıırlar. Bu
bölgede yer alan kapiller endoteli ince bir diaframla kaplı pencereli
tiptedir.Bu bölgede sonlana akson terminallerinden oksitosin (Oxytocin)
ve vasopresin (vasopressin) salınır.
Oksitosin copulasyon ve doğum esnasında uterus kaslarının
kontraksiyonuna neden olur. Ayrıca süt bezleri etrafında yer alan
miyoepitelyal hücrelerde kontraksiyon yaratarak süt salınımını
kolayla;tırır.
Vasopresin (antidiçretik hormon) (ADH) kan basıncı çzerinde regulasyon
yaratan bir hormondur. Daha çok küçük çaplı arter ve artiriolerin düz
kas hçcreleri çzerine etkili olan vasopresin, aynı zamanda böbreklerden
su emilimini de artırarak kan basıncının yçkselmesini sağlar.
Pituicy'ler,genellikle gliya hçcreleri olarak kabul edilirler. Biçim ve
yapı itibariyle çok çeş;itli görçndçklerinden bazıları, bunları, farklı
tipler halinde sınıflandırırlarsa da, aslında pituicyt'lerin bu yapı
çeşitliliği hçcrenin farklı fanksiyon durumlârı ile ilgili olmalrıdır.
Pituicyt'ler uzantılı hçcrelerdir. Sitoplazmik uzartıları kan
kapillerleri çzerinde ve miyelinsiz nörosekretuvar sinir lifleri
arasında yayılır. Sitaplazmalannda sarı kahverengi pignıent grançlalar,
lipid tane ve damlacıkları, farklı miktar ve büyüklükte vakuoller
bulunabilir. Sitoplazmalarında serbest ribozomlar ve grançler
endoplazma retikulumu bol, Golgi apparatus kuvvetli gelişmiştir.
Lizozomal yapılara sık rastlanır. Pituicyt'ler etra larındaki
nörosekretuvar akson ve Herring cisimlerini fagosite edebilirler.
Arka lob kapillerinden zengindir. Kapillerler pencerelidir. Endotelde
oldukça sık intrasitoplasmik delikler bulunur .Endotel altında bazal
membran çoğu zaman iki yaprağa ayrılmıştır. Endotelin direkt oturduğu
iç bazal membran yaprağı ile nervöz parankimayı sıınırlayan dış bazal
membran yaprağ;ı arasında dar veya genişçe perikapiler aralıklar
mevcuttur. Bu aralıklar içinde bağ; dokusu lif ve hçcrelerinden başka
nörosekretuvar materyal bulunabilir.
Hipotalamus un çeşitli nörasekretuvar nöranlarının aksonları ile sıkı
temas halinde bulunan kapiller ağ;larda kan 10-12 kadar küçük vende
toplanır. Bu venler hipofiz sapının ön kısmında pars tuberalisi boydan
boya geçerek ön loba ulaşır .Burada ön lobun salgı hücreleri arasında
yayılan sinusoid kapille'rlere açılırlar. Eminentia medialis in
kapiller ağlarını dolaşan kanı ön lobun sinizoid kan kapillerine
boş;altan bu ven sistemine portal damar sistemi denir.


EPİFİZ (corpus pinealis)
Diensefalon tavanında küçük bir kabartı şeklinde bulunan epifiz
nörohipofize benzer şekilde sinir dokusu karakteri
göstermektedir.Gebeliğin 5. haftasından itibaren diensefalon tavanında
ependim kalınlaşması olarak geliş;imine başlayan epifiz, hücrelerin
kordon şeklinde dizilimler yapacak şekilde organize olurlar. 6. ayın
sonunda hücresel farklılaşma izlenmeye başlar.
Kan beyin bariyerinin dışında yer alan epifiz sitolojil olarak da beyin
dokusundan farklılıklar gösterir. Dıştan piamatere bağlı bol damarlı
bir bağ; dokusu kapsulayla sarılmış durumdadır. Bu kapsçl trabekçller
şeklinde organ içine girerek loplar oluşturur. Epifizde pinealositler
(esas hçcreler) ve glia hücreleri olmak üzere iki hücre tipi yer alır.
Pinealositler iri yuvarlağımsı, derin invajinasyonlara sahip bir
nukleusa sahiptir.Nukleus bir-iki nukleolus içerir.Stoplazma daha bazik
boyanır ve birkaç stoplazmik uzantı nedeniyle hçcre yıldız ş;eklini
kazanmış;tır. Bu uzantılar geniş;lemi uçlar ş;eklinde diğ;er
pinealositlerde ya da glia hçcrelerinde sonlanırlar. Stoplazmada bol
miktarda C vitamini bulunur. Elektron mikroskopta sitoplazmada SER'in
iyi geliş;tiğ;i görçlçr. Diğ;er dikkat çeken stoplazmik elemanlar her
yönde uzanan mikrotçbçllerdir.Bu tçbçller uzantılar içinde birbirine
paralel olarak uzanırlar.
Epifiz parankiması içerisinde ya;lılıkla birlikte sayı ve çapları artan
beyin kumu (acervullus serebri- konkramant) olarak adlandırılan
konsantrik dçzenleme gösteren yapılar gözlenir. Bunlar kalsiyumlu
bileş;iklerce oluşturulmaktadır.
Glia hçcreleri oldukça bazik sitoplazmaya sahip hçcrelerdir. Bunlar
gçmçş;leme teknikleriyle boyandığ;ında astrosit ve mikroglia
hçcrelrinden oluş;tuğ;u belirlenmiş;tir.
Filogenetik bir kalıntı olarak değ;rlendirilen epifizin artık oldukça
yüksek
[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]bolik
aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. İlkel organizmalarda epifiz
bölgesi iki bölgeli bir yapı göstermektedir. Birisi retina yapısında
yer alan koniler gibi foto reseptö ozellikli hücrelerden oluşan ve
yüzeye bakan üncç bir göz yapısındadır. Diğ;eri kafatası içine
yerleş;miş; kese ş;eklindedir.Bu bölçmçn hçcreleri nörosekretçvar
hçcrelerdir, sitoplazmalarında bol miktarda grançl bulunur. Memelilerde
pinealositler retinadan indirek lifler (servikal ganglion yoluyla)
alırlar ve çevresel aydınlanmaya bağ;lı olarak ritmik biyolojik saat
ayarlaması yaparlar. Salgıları Serotonin ve bundan çretilen Melatonin
dir. Melanosit uyarıcı hormon ve gonadotrop hormon antagonisti olarak
çalıştığı ileri sürülmektedir.

TİROİD (Glandula thyreoidea)
Tiroid embriyonda ilk gelişimi dış salgı bezi şeklindedir. Üç haftalik
embriyonda ağiz boşluğu zeminini döş;eyen endoderm yaprağının kaudal
yönde oluşturduğu bir divertikçlden gelişir. Bu kese iki bölçme
ayrılırak tiroidin sağ ve sol lobunu oluş;tururlar. Geliş;im sçrecinde
divertikulun ağız tabanıyla olan bağlantısı (ductus thyreoglossus)
kapanır. Endodermal epitel kordonlar yapacak şekilde prolifere olur ve
birbiriyle anastomozlar kurar. Bu kordonların arasına mezenş;imden
gelişen vaskçler bağdokusu doldurarak follikçler yapının oluşumunu
sağlar. Fetal hayatın sonunda kolloidle dolu follikçller rahatlıkla
izlenebilmektedir.
Tiroid 25-30 gr ağırlığında dıştan fibröz bir kapsul (capsula fibroza)
ile sarılmış;tır. Kapsçlden organ içerisine dalan damarlı ve sisnir
uzantıları içeren trabekçller organı dçzensiz lobuluslara ayırır.
Parankima follikçler dçzende organize olmuş (tiroid follikçlleri)
yükseklikleri fonksiyonel aktivite ve içerdiği kolloid miktarına bağlı
olarak değişen tek katlı kçbik hücrelerden oluşur. Epitel hücrelerinin
oturduğu bazal lamina ince intersitisial (dokular arası) bağ dokusuyla
sarılıdır. Bu bölgede çok sayıda fenestratalı kapillerler yer alır.
Epitel aktif olmayan dinlenme fazında yassı hatta endotel
görünümündedir. Aktif bezde ise yçksek prizmatiğe kadar değ;işebilir.
Foliküldeki bütün hücreler aynı aktivitede olmayabilir. Stoplazma aktif
hçcrelerde bazofili gösterir
Folikçl etrafında epitel iki tür hücreden oluşur. Bunlar;
follikçl epiteli hücresi,
parafollikçler hücreler (C hücresi) olarak adlandırılır.
Follikçler hücreler folikçl içerisindeki kolloidi salgıladıklarından
çok iyi gelişmiş GER bazan vakuoller yapacak şekilde genişlemeler
gösterir. Mitokondriler kısa çubuk şekilli ve apikal sitoplazmada
yayılmıştır. Sentrik yerleşimli ve birkaç nukleolus bulundurabilen bir
nukleus bulunur. Apikal sitoplazma lipid ve kolloid tanecikleriyle
doludur. Apikal yçz kısa mikrovilluslar taşır. Follikülü çevreleyen
hçcreler lateral yçzlerinde bağlantı kompleksleri taşır.
Epitel hçcreleri iyotlu bir glikoprotein olan Thyreoglobulini (tiroid
hormonu) sentezleyerek folikul içerisinde kolloid olarak depolar. Bu
globulin tekrar hçcre içine alınıp proteoliz ile parçalanarak
mono-diiodothyroin (T1,T2), triiodothyroin (T3), tetraiodothyroin (T4
veya Troxin) ş;ekline sokulur ve hçcrenin bazal tarafından kapillere
ulaşıtırılır. Bu paraçalanmanın folikçl içerisinde mi, hçcre içerisinde
mi gerçekleş;tirildiğ;i hala tartış;malıdır. Troxin
[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]bolizmayı
hızlandırıcı etkiye sahip bir hormondur. Follikçler hçcreler kandaki
değerinden binlerce kat daha fazla iyod içermektedir. Bunun tçmç
organik iyot olarak tutulur.
Parafollikuler hücreler follikçl epiteli içerisinde tek ya da follikçl
dışında gruplar yapmış; olarak bulunurlar.Parafollikçler hçcrelerin
sitoplazmalarında kolloid damlacıkları bulunmaz ancak salgı grançlleri
yer alır. Daha açık boyanan bir sitoplazmaya sahip olduklarından
parafollikçler hçcrelere aydınlık hücreler adı da verilmektedir. Bu
hücrelerin calsitonin salgıladıkları ileri sçrçlmektedir. Bu hormon kan
plazmasında kalsiyum düzeyinin dengelenmesinde etkilidir.
Tiroid hormonu genel bçyçme, kemikleş;me merkezleri genital organlar ve
timus geliş;imine etkilidir. Tiroidin çıkarılması hipofiz ön lobundaki
asidofil hücrelerde ve bazofil hücrelerde değişikliklere neden olur.

PARATİROİD (Glandula parathyroidea)



Paratirod bezi balıklarda ve omurgasızlarda bulunmayan ancak diğer
omurgalılar için yaşamsal bir organdır. İnsanlarda tiroide posteriorden
tutunmuş; genellikle 4 adettir. Timusla birlikte 3 ve 4. Yutak
ceplerinden geliştiklerinden bazan timusla birliktede izlenebilir.
Paratiroid tiroidle aynı kapsçlle sarıldığ;ı gibi ayrı olarak bağ;ımsız
bir kapsçllede sarılı olabilir. Bu kapsçl damar ve sinirlerle birlikte
organ içerisine dağılır ve retikçler lif ağı şeklini alır. Hücreler
anastomoz yapan kordonlar halinde ya da gruplar halinde organize
olmuşlardır. Organda bazan tiroid bezindeki gibi içerisinde kolloid
bulunan follikçllere de rastlanabilir.
İnsanda paratiroid bezi iki hücre tipi gosterir. Bunlar
Esas hücreler
Oxyphil hücreler olarak adlandırılır.
Esas hücreler poligonal şekilli, 7-10mm çapında hçcrelerdir.
Sitoplazmada lipofuscin grançlleri ve glikojen izlenir. Ayrıca gçmçişe
duyarlı salgı grançlleri buluınur. Bu hücrelerde bazan interselçler
aralığa uzanan bir adet silia görçlebilir.
Oxyphil hücreler, daha az miktarda, tek tek ya da gruplar halinde
gözlenir. Esas hçcrelere nazaran daha büyüktür ve kuvvetli asidofil
sitoplazma gösterir. Daha fazla mitokondri , azgelişmiş; endoplazmik
retikulum, bol glikojen görülür.
Paratirod bezleri kan kalsiyum dçzeyini ayarlayan bir polipeptid olan
parat hormonu salgılar. Paratiroid hiperplazisinde kemiklerden yçksek
oranda kalsiyum resorpsiyonu ve yumuşak dokularda kireçlenmeler
izlenir.




ADRENAL BEZLER (Glandula suprarenalis)


Her iki böbreğin üst kısmında, retroperitoneal yerleşime sahip, yağ;
dokusu içine gömülü olarak bulunurlar.Böbrek çstç bezleri, fibröz bir
kapsülle sarılı olup kolaylıkla böbreklerden ayırılabilmektedir. Bezin
%90'ını oluş;turan bir korteks kısmı ve korteksin sardığı bir medulla
kısmı vardır. Bu iki bölge hem embriyonik geliş;im hem de salgı tipleri
ve fonksiyonlarına bağlı olarak iki ayrı organ niteliği taşımaktadır.
Filogenetik olarak korteks ve medullanın yavaş; yavaş; birbirine
yaklaşarak sonuçta tek bir organ halini aldığı görülür. Adrenal bezler
fetusta oldukça büyük olduğ;u halde eriş;kinde küçük bir yapı olarak
kalmaktadır.
Adrenal korteks hem yapı hem de fonksiyonel olarak farklılıklar
gösteren çç ana katmandan oluş;ur. Bunlar dış;tan içe doğ;ru; Zona
glomeruloza, Zona fasciculata, Zona reticularis katmanlarıdır.
Zona glomeruloza, daha çok mineralokortikoid sentezi ve salınımından
(Aldesteron) sorumlu katmandır ve bezin toplam hacminin %15'ini
oluş;turur. İnsanda kortisol yapımı için gerekli 17-hidroksilaz zona
glomerulosada bulunmadığ;ından glukokortikoidleri yapamaz.
Zona fasciculata %65'ini Zona reticularis ise %7'sini oluş;turur ve bu
iki katman glikokortikoid ve androjenlerin sentezi ve salınımından
sorumlu katmanlardır
Korteksten sentezlenip salınan steroid hormon miktarı 40 civarındadır
Bunlardan en önemlileri; Cortisol (Glukokortikoid), Corticosteron
(Glukokortikoid), Aldesteron (Mineralokortikoid), Deoxycorticosteron
(Glukokortikoid), Cortisone (Glukokortikoid), Androgen (Cinsiyet
hormonu) olarak sayılabilir.
Adrenal korteks hormonlarının salınımı hipofiz önlobundan salınan
adrenokortikotropik hormon (ACTH) tarafından regçle edilir
Hipotalamustan çıkan kortikotropin salgılatıcı hormon (CRH) ön
hipofizden ACTH salınımını stimule eder. ACTH adrenal korteksi
özellikle zona fasikulata ve zona retikularisi aktive ederek
glukokortikoid oluşumunu ve salınımını sağ;lar. Spontan ACTH salınımı
gece minimal sabah erken saatlerde maksimaldir. Stress esnasında
salınan adrenalin ACTH salınımını sitçmçle edip glçkokortikoid
salınımını artırarak savunma mekanizmalarını destekleyerek boşalmış
olan enerji depolarının da doldurulmasını sağlar. Glukozun periferik
kullanımını bloke ederek hipoglisemiye neden olur. Karaciğerde
tükenmiş; olan glikojeni glikoneogenezi sitümüle ederek yeniler. Bunu
yaparken doku proteinlerinden amino asit mobilizsyonuna neden
olduğundan protein katabolizması yaratır. Prostaglandin sentezini
inhibe ederek lizozomal membranları stabile ederek inflamatuar
(iltihabi) etkileri bastırır ancak yara iyileş;mesini geciktirir.
Glukokortikoidler histaminin vasodilator etkisini antogonize eder ve
küçük damarların katekolaminlere karşı vasokonstriktif cevabını
kolaylaştırır.
Adrenokortikal steroidler 21 karbon atomlu, erkek cinsiyet steroidleri
19 ve dişi cinsiyet hormonları 18 karbon taşırlar. Kolesterol bütün
steroidlerin kaynak moleküldür ve başlıca karaciğerde sentezlenmesinin
yanı sıra steroid sentezleyen bezlerde de sentezlenmektedir. Steroid
biyosentezinin ilk basamağ;ı pregnenolone oluş;umudur. Sentezlenen
glukokortikoidler transkortin ve albumine bağ;lanarak hadef hücrelere
kadar taşınırlar.
Adrenal medulla hçcrelerinden adrenalin ve noradrenalin salgılanır. Bu
iki hormon diğe paraganglionlardan da salındığından adrenalectomi
(ADX)'de önemli bir eksiklikleri görçlmez. Yaşlılıkta adrenal bezlerin
ağırlıkları artar ve buna bağlı olarak dinlenme ve stres anındaki
kortikosteroid miktarı da artar. Bu konsantrasyon artışına ilave olarak
yaşam sçrecine bağlı olarak kçmçlatif bir etkininde oluşabileceği ve
sonuçlarin daha şiddetli olabileceği de ileri sçrçlmektedir.
Suprarenal bezler kapsul içinde pleksusu (kapsullar pleksus) yapan çç
arter grubunca kanlandırılır. kapsçller pleksusla bağantılı sinuzoit
kapillerler korteks içerisinde anastomozlar yapacak şekilde dalanarak
yayılırlar. Hçcre kordonları arasında ilerleyen kapilerler zona
retikularisten başlayarak tekrar zengin bir ağ oluşturarak (derin veya
medullar pleksus) sentral merkezi vene ağızlanırlar. Bazı arterler
kapsuler pleksusutan direk olarak medullaya uzanarak medullanın direk
kanlanmasını sağlarlar.


PARAGANGLİONLAR


Periferik sempatik sisteme yakın komşulukta bulunan, kromaffin
reaksiyon veren küçük hücre gruplarıdır. Değişik büçklülerde
olabilirler. Çeşiitli bölge ve organlar içine yerleşmekle birlikte
ağırlıklı olarak retroperitoneal yerleşimlidirler. Suprarenal medullası
gibi phecromoblastlatlardan gelişiirler. En büyük ve önemli
suprarenalrenal medullasıdır. Diğrleri karın ve pelviste sempatik sinir
komşuluğunda yerleşmişlerdir. Sadece suprarenal medullası yaş;am
boyunca aktif kalır. Diğ;erleri zaman içinde körelirler.
Paraganglion hüreleri oval veya polihedral şekillidirler. Kapillerlere
yakın organizasyon gösterirler. Kalınca bir bağ dokusundan kapsülle
sarılmışlardır. İki tip hçcre izlenir.
I-Esas Hçcreler: Grançllç bir sitoplazma, iyi gelişmiş Golgi kompleksii
izlenir. Sitoplazmada katekolaminler ve glikojen bol miktarda bulunur.
II-Destek Hücreli sas hüreleri destekleyen hçcrelerdir. Nçkleusları
derin invaginasyonlar gösterir. Kromaffin reaksiyon göstermez ve
sitoplazma grançl içermez.


PANKREASIN LANGERHANS ADACIKLARI

Pankreasın ekzokrin kısmı içinde yerleşiş dağınık adacıklar halinde
izlenirler. Asinü hürelerine göre H.E. ile açık tonda boyanırlar.
Histokimyal çelışmelerle 4ip hücrer adilmektedir.
1-Alfa Hçcreleri (Glukagon)
2-Beta (İnsulin)
3-Delta (Somatostatin)
4-Pankreatik polipeptid hücleri (Pankreatik polipeptid)
Hçcreler dünsiz kordonlar halinde sinizoidler etrafında yer alırlar.
Adacık ince bir retiküer bağ; dokusuyla sarılıdır. Çok az bağ dokusu
içermesi hçcrelerden sinizoidlere salgı geçişini hızlandırmaktadır.
Alfa Hucreleri (Glukagon): Genelde adacığın periferine yerleşmişlerdir.
Sitoplazmada 130-370nm çapında salgı grançlleri izlenir. Tek nukleus
taşırlar. Karaciğerden glukozun kana verilmesini indukleyen Glukagon
salgılarlar.
Beta Hçcreleri (İnsulin): Adacığıher tarafına dağlmışardır. Grançlleri
alfa hürelerine göre daha küçüktür 200nm. Grançller tam olarak dolu
değillerdir. Organeller belirgindir. Kan glukozunun hürelere girişiini
sağlayan insülin'i salgılarlar.
Delta Hücreleri (Somatostatin): Bu hüreler de adacığın periferine
yerleşimişlerdir. Yoğunluğu düşük 330nm çapında grançller taşıır.
Glukagon salınımını inhibe eden Somatostatin salgılarlar.
Pankreatik Polipeptid Hüreleri (Pankreatik polipeptid)diğer adacık hücrelerinden daha küçüktür
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlari
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Insan Anotomisi Ve Fizyolojisi Ders Notlar
» İşletme 4. Sınıf Final Dönemi Ders Özetleri Ders Notları
» Autocad Ders Notları
» Genel Işletme Ders Notlari
» biyoloji Ders Notları 140 Sayfa

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Eğitim E-Book :: Tıp Bilimleri-
Buraya geçin: