|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Islamiyetten önceki Türk Edebiyati

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Uyus_Sweeti
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Uyus_Sweeti


Ruh Hali : Islamiyetten önceki Türk Edebiyati Deli10
Mesaj Sayısı : 392
Rep Puanı : 11972
Teşekkür Aldı : 11
Kayıt tarihi : 30/10/09
Nerden Nerden : Kocaeli
Lakap Lakap : Hacı

Islamiyetten önceki Türk Edebiyati Empty
MesajKonu: Islamiyetten önceki Türk Edebiyati   Islamiyetten önceki Türk Edebiyati EmptyPaz Kas. 01, 2009 8:44 pm

TÜRK EDEBİYATINDA DÖNEMLER

* İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

a)Sözlü Edebiyat Dönemi
b)Yazılı Edebiyet Dönemi

* İSLAMİYETİN ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI

a)Divan Edebiyatı
b)Halk Edebiyatı

* BATI EDEBİYATI ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI

a)Tanzimat Edebiyatı
b)Servet-i Fünun Edebiyatı
c)Fecr-i Âti Edebiyatı
d)Milli Edebiyat
e)Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı
f)1940 Sonrası Türk Edebiyatı

İSLAMİYET'TEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI
(..?-11.yy.)

A) SÖZLÜ EDEBİYAT DÖNEMİ:

M.S.VIII. yüzyıla gelinceye kadarTürklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.

Genel özellikleri:

*
  • Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir.
  • Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür.
  • Nazım birimi “dörtlük”tür.
  • Dönemine göre arı bir dili vardır.
  • Dizelere genel olarak yarım uyak hakimdir.
  • Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.
    * Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.

    Dönemin ürünleri:

    * KOŞUK: “Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.

    * SAV: Dönemin özlü sözleridir. Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.

    * SAGU: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

    * DESTAN: Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

    DESTANLARIN ÖZELLİKLERİ

    1.Toplumun ortak görüşlerini yansıtması
    2.Olağanüstü özellikler taşıması
    3.Kişilerinin seçkin olması (Kral, Han, Hakan...vb.)
    4.Milli dilde söylenmiş olması
    5.Milli nazım ölçüsüyle söylenmiş olması
    6.Oldukça uzun olması
    7.Konuları bakımından savaş, deprem, yangın, mizah, ünlü kişilerin yaşamları şeklinde sıralanabilmesi

    TÜRK DESTANLARI

    Destanlarımız yazıya geçirilmedikleri için bugün bunların ancak konularını bilmekteyiz. Bunları da İran, Çin ve Arap kaynaklarından öğreniyoruz.

    A)SAKA DEVRİ DESTANLARI
    1)Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarında Alp Er Tunga’nın yiğitliklerini ve bu savaşları anlatır.
    2)Şu Destanı: İskender’le Türkler arasındaki savaşı ve Türk hakanı Şu’nun kahramanlıklarını anlatır.

    B)HUN DEVRİ DESTANI
    Oğuz Destanı, Hun hükümdarı Mete’yi ve onun yaşamını anlatır.

    C)GÖKTÜRK DEVRİ DESTANLARI
    1)Bozkurt Destanı: Göktürklerin dişi bir kurttan türeyişini anlatır.
    2)Ergenekon Destanı: Bir savaşta yenilen ve Ergenekon’a açılan Türklerin orada bir demir dağı eritip intikamlarını almalarını anlatır.

    D)UYGUR DEVRİ DESTANLARI
    1)Türeyiş Destanı: Uygurların bir erkek kurttan türeyişi anlatılır.
    2)Göç Destanı: Uygur Türkleri’nin anayurtlarından göçünü anlatır.

    NOT: Destanlar oluşumları bakımından iki grupta incelenebilir.

    a)Doğal Destanlar: Halk arasında ortaya çıkan anon,im ürünlerdir. Bunlar genellikle daha sonra bir şair tarafından derlenip düzenlenmiştir. Bu türe örnek olarak şu destanları sıralayabiliriz.
    İliada, Odysseia Yunanlıların (Homeros)
    Kalevala Finlilerin
    Nibelungen Almanların
    Ramayana, Mahabarata Hintlilerin
    Cid İspanyolların
    Chanson de Roland Fransızların
    Gılgamış Sümerlerin

    b)Yapma (Suni) Destanlar: Bir olayın doğal destana benzetilerek bir şairce destanlaştırılmasıdır. Yapma destan örneği olarak şunları sıralayabiliriz:
    Virgilius Aeneit
    Dante İlahi Komedi
    Tasso Kurtarılmış Kudüs
    Milton Kaybolmuş (Kaybedilmiş) Cennet
    Firdevsi Şehnâme

    B) YAZILI EDEBİYAT DÖNEMİ

    Bu dönemi Göktürk ve Uygur dönemi eserleri olarak iki grupta inceleyebiliriz.

    1) Göktürk (Orhun) Yazıtları (VIII. yy): Bunlarda Çinlilere karşı bağımsızlık savaşı yapan, Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için içte ve dışta svaşan Göktürklerin hikayesi anlatılır. Bu abideler 38 harfli olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Bunlardan en önemli olanları üç tanedir.
    a) Bilge (Vezir) Tonyukuk Yazıtı (720-725): Dört bakana vezirlik etmiş olan Tonyukuk tarafından yazılmıştır. Daha çok Çinlilerle yapılan savşlar anlatılmaktadır.
    b) Kül Tigin Yazıtı (732): Göktürk hakanı olan Bilge Kağan kardeşi Kül Tigin’in ölümü üzerine bu abideyi dikmiştir.
    c) Bilge Kağan Yazıtı (735): Göktürk hakanı olan Bilge Kağan’ın ölümünden sonra yazdırılmış birabidedir. Son iki yazar daha çok dönemin olaylarından , törelerinden ve Bilge Kağanın ulusuna dilediği iyi dileklerden söz eder.

    * “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge ve Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleri olan Göktürk abidelerindeki yazılar Prof. Thomsen ve Radloff tarafından okunmuştur.

    2)Uygur Dönemi Eserleri: Göktürk devletinin yıkılmasından sonra kurulan Uygur hanlıklarından kalma eserlerdir. Daha çok Buddha ve Mani dininin esaslarını anlatan metinlerdir. Bunlar Turfan yöresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Uygurların kağıda kitap basma tekniğini bildikleri anlaşılmaktadır. Dönemden kalma birçok hikayenin yanında “kökünç” denilen bir tür ilkel tiyatro eserleri de vardır. Uygurlar bu eserleri 14 harfli Uygur alfabesiyle yazmışlardır.
  • Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http:///www.refleksforum.com
    Uyus_Sweeti
    Genel Yetkili
    Genel Yetkili
    Uyus_Sweeti


    Ruh Hali : Islamiyetten önceki Türk Edebiyati Deli10
    Mesaj Sayısı : 392
    Rep Puanı : 11972
    Teşekkür Aldı : 11
    Kayıt tarihi : 30/10/09
    Nerden Nerden : Kocaeli
    Lakap Lakap : Hacı

    Islamiyetten önceki Türk Edebiyati Empty
    MesajKonu: Geri: Islamiyetten önceki Türk Edebiyati   Islamiyetten önceki Türk Edebiyati EmptyPaz Kas. 01, 2009 8:45 pm

    İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

    İslâmiyet'ten önceki Türk Edebiyatının Göktürk ve Uygur gibi iki
    dairesi vardır. Ancak bu devir edebiyatını daha önceki devirlere kadar
    çıkarmak gerekir. Türk Edebiyatının şimdilik karanlık kalan ve Göktürk
    devrinden önceki zamanı, daha çok Çin metinlerinden öğrenilmektedir.
    Çin kaynaklarında Hunlar'a ait Türkçe kelimelere ve bazı mektuplarla
    bir Hun türküsünün tercümesine rastlanmıştır. Bu durum, Hunların
    mutlaka bir edebiyatlarının olduğu, gerek şifahî gerekse yazılı olarak
    bu edebiyatın devam ettiği fikrini vermektedir.

    GÖKTÜRK DEVRİ TÜRK EDEBİYATI
    Bu devrin ele geçen yazılı metinleri daha çok mezar taşlarıdır.
    Bunlardan başka dikili taşlar, aynalar, paralar ve kâğıt üzerine
    yazılmış metinler de vardır. Ancak Göktürk devrinin ele alınan ve
    gerçekten edebî ve tarihî değer taşıyan metinleri Orhun Âbideleri dir.
    Orhun Irmağının eski yatağı ile Koşu Çaydam Gölü havâlisinde olan ve
    Göktürk tarihini aydınlatan bu kitabeler Tonyukuk, Kültigin ve Bilge
    Kağan adına dikilmişlerdir. İlteriş Kağan ile Kapagan Han zamanında baş
    vezir ve büyük devlet müşaviri olan Tonyukuk un adına dikilen kitabe,
    Tonyukuk Yazıtı olarak adlandırılmıştır. Tonyukuk Yazıtı, 720
    tarihlerine doğru, ölümünden önce, kendisi tarafından yazdırılmış bir
    âbidedir. Âbide de İlteriş ile Kapagan Kağan devirlerinde devletin
    durumu anlatılmış ve bazı öğütler verilmiştir. Bilge Kağan ın da
    kayınbabası olan Bilge Tonyukuk, bu itibarla Türk tarihini ilk defa
    kaleme almış ve edebiyatımızda tarih şuurunun hakim olduğu bir hâtırât
    da yazmıştır.

    Kültigin Yazıtı, bu devir edebiyatının ikinci mühim eseri durumundadır.
    20 günde yazılan bu âbide, 732 yılında dikilmiştir. Kültigin adına
    yazılan âbidedeki sözler, Bilge Kağan ağzından verilmiş ve ikinci Türk
    tarihçisi Yulug (Yollug) Tigin tarafından yazılmıştır. Bilge Kağan
    Yazıtı na gelince, bu âbide, Göktürk Kitabeleri içinde en mühim mevkii
    işgal eder. Yulug Tigin tarafından yazılan ve 735 tarihinde dikilen
    Bilge Kağan Yazıtı, kısa cümlelerle yazılmıştır. Bilhassa tekrir
    sanatını ihtiva etmekte, tarih, dil ve edebiyat bakımından üstün bir
    değere sahip bulunmaktadır. Bu âbidelerde Türkçe'nin bir hayli işlenmiş
    olduğu görülmektedir. Âbideleri ilk defa Danimarkalı Wilhelm Thomsen,
    1893 yılında okumuş, ondan iki yıl sonra 1895 te de aslen bir Alman
    olan meşhur Rus araştırmacısı Wilhelm Radloff çözmüştür. Her iki
    araştırmacı da yazının okunmasında, âbidelerdeki Çince tercümeden
    faydalanmışlardır. Bizde ise ilk olarak Necib Asım, daha sonra Hüseyin
    Nâmık Orkun, Nihal Atsız, Talat Tekin, Osman Nedim Tuna, Osman Fikri
    Sertkaya ve Prof. Dr. Muharrem Ergin, âbideler üzerinde çalışmalar
    yapmışlar ve gerek dil incelemesi, gerekse metin neşri olmak üzere
    yayınlarda bulunmuşlardır.

    UYGURLAR DEVRİ TÜRK EDEBİYATI

    Göktürk Devleti'nin yıkılışından sonra idareyi ellerine alan Uygurlar
    devrinde Türk Edebiyatı, eskiye nispetle gelişme göstermiş ve birçok
    mevzuda eserler yazılmıştır İlk devri 745-840 yıllarından olmak üzere
    iki kısımda ele alınan Uygur devri dil yadigârları, bir hayli zenginlik
    gösterir. Bu metinler, Uygurların mensup olduğu dinlere göre; Mani,
    Burkan (Buda) ve İslâm muhiti eserleri olmak üzere üç kısımda ele
    alınabilir. Bu devirde Türk Edebiyatında; koşug, kojang şarkı, türkü ,
    koşma, taşkut beyit , takmak türkü, bulmaca ; ır, yır şarkıcı , küg
    aheng , şlok, soluka manzume , padak mısra ; kavi, kavya şiir , baş,
    başik ilâhi gibi bir kısmı Sanskritçe'den alınmış edebî terimleri de
    görmek mümkündür. Bundan başka Aprınçur Tigin, Kül Tarkan, Sınku Seli
    Tutung, Ki-Ki, Pratyaya-Şiri, Asıg Tutung, Çisuya Tutung, Kalım Keyşi,
    Çuçu ve Yusuf Has Hacib gibi şairler, eserleriyle görülürler. Bunlardan
    son ikisi İslâmî devirdeki Türk edebiyatı içine girmektedir. Çuçu
    adındaki şaire, Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lügâti t-Türk adlı eserinde yer
    vermiştir. Dokuz ve 10. asırlarla 11. yüzyılın ilk yarısını içine alan
    Uygur Türk Edebiyatı da, yazıtlara yer vermiştir. Bunlardan ilki,
    Uygurların ikinci hükümdarı Moyuncur adına dikilmiştir. Moğolistan ın
    Şine Usu Gölü civarında bulunan yazıt, Kutlug Bilge Kül ve Moyunçur
    devirlerinden bahsetmektedir. Sekizinci asra ait olan bu yazıt, daha
    çok Şine Usu adıyla anılmıştır. Bu kitabe de dil ve yazı bakımından
    Göktürk Âbidelerine benzemektedir. Eser, Ramstedt ve Hüseyin Nâmık
    Orkun tarafından neşredilmiştir.

    Uygurların ikinci devresinde ortaya konan eserlerde, mühim
    değişiklikler görülür. Her şeyden önce Göktürk yazısı bırakılmış, Soğd
    alfabesiyle eserler verilmiştir. Bunun sebebi dindir. Manihaizm'in
    kabulüyle Maniheist olan Soğdların yazısı alınmış, fakat Göktürk yazısı
    az da olsa kullanılmıştır. İkinci bir sebep, 840 yılından sonra
    Uygurlar, yerleşik bir medeniyete geçmişlerdir. Dil, gerek sentaks
    bakımından, gerekse yabancı kelimelere açıldıkları için, bozulmuş ve
    açıklığını kaybetmiştir. Bu devirde Nesturiliğe ait metinler de olmakla
    birlikte, daha çok Budizm ve Manihaizm dinlerine ait eserler ağır
    basarlar. Ayrıca hukuk, tıp, tarih ve coğrafya ile ilgili kitapların
    bulunduğunu zikretmek gerekir. Bu eserlerin bazıları tercümedir.
    Belirli bölgelerde parça parça bulunan metinler, toplama olarak belirli
    isimlerde, eser olarak ele geçenlerse, taşıdıkları adlarla
    neşredilmişlerdir. Prof. W. Bang, V. Gabain ve büyük Türk filologu
    Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat ın birlikte çalışmalarının sonucu, on
    cüzden meydana gelen ve Berlin Prusya Akademisi yayınları arasında yer
    alan Turfan Türk Metinleri; yine Turfan da Bulunan İki Kazık Üzerindeki
    Yazılar; Hoça da Bulunan Türkçe Mani Metinleri; dört cüzden meydana
    gelen ilk üçü Müller, dördüncüsü Gabain tarafından hazırlanan ve Prusya
    Akademisince neşredilen Uygurica; Radloff un hazırlamaya başladığı ve
    Prof. Malov un 1928 yılında neşrettiği yedisi Buda, ikisi Mani ve biri
    Hıristiyanlığa ait olan Uygur Dili Yadigârları; Von le Cog un 1910
    yılında Berlin Akademisi yayınları içinde neşrettiği "Mani Dinine Âit
    Bir Metin Parçası"; Bang ve Reşit Rahmeti nin birlikte 1932 yılında
    neşrettikleri "Eski Turfan Şarkıları" ve Reşit Rahmeti Arat tarafından
    neşredilen tıbba dâir eserler, parça parça eserlerdir. Bunlardan başka
    Altun Yaruk ile İki Kardeş Hikâyesi, başlı başına eser olarak Uygur
    Türk Edebiyatı içinde, hususî bir değere sahiptir. Altun Yaruk, 1697
    yılında istinsah edilen, Budist Sarı Uygurlara ait olan bir eserdir.
    Prof. Malov tarafından bulunan eser, Budizm e ait olup, bu dinin akide
    ve ahlâkla ilgili esaslarından bahsetmektedir.

    1908 yılında Kansu vilayetinde bulunan İki Kardeş Hikâyesi nin aslı
    Paris te Bibliothèque Nationale dedir. Eser ilk önce Cl. Huart, 1914
    yılında da Pelliot tarafından neşredilmiştir. Türkiye de Hüseyin Namık
    Orkun, Pelliot neşrine dayanarak Prens Kalyanamkara ve Papamkara
    Hikâyesinin Uygurcası adıyla, Dil Kurumu yayınları arasında
    bastırmıştır. J.R. Hamilton ise eserin Le Conte Bourdhique adıyla son
    ve mükemmel neşrini yapmıştır. Turfan Türk Metinleri adlı eserin bunlar
    içinde ayrı bir yeri vardır. Bilhassa 8. cüzde yer alan Sekiz Yükmek
    adını taşıyan metin, kelime zenginliği bakımından dikkati çeker. Ayrıca
    açık bir ifadenin hakim olduğu metinde yer alan mefhumların Türkçe'de
    karşılanışı, esere ayrı bir değer katar.

    İslâmiyet'ten Önceki Türk Edebiyatının örneklerini veren Göktürk ve
    Uygur metinleri, şüphesiz sadece bunlar değildir. Ele geçmeyen ve
    geçmesi muhtemel metinlerin de olduğunu düşünmek gerekir. Zaten
    âbidelerde kullanılan dilin bir hayli işlenmiş edebî bir dil olması,
    çok öncelerde Türk dili yadigârlarının bulunması gerektiğini
    düşündürmektedir. Yalnız Uygurların edebiyatlarının bir devamı olarak
    teşekkül eden İslâmiyet'ten sonraki eserlerde, Uygur yazısı, kendisini
    uzun müddet korur. İslâmiyet'in kabulüyle alınan İslâmî Türk yazısıyla
    atbaşı yürüyen ve ikili bir alfabenin içine giren Türklük âlemi,
    eserlerinde her ikisine de yer verir. Uygur yazısını bilen kâtipler
    bahşı adıyla anılır ve Uygur yazısı, paralarda da görülürdü. Hakâniye
    (Karahanlılar) Devletinde, Moğol İmparatorluğunda, İlhanlılar
    zamanında, Timurlular ve Altınordu Devleti'nde İslâmî Türk yazısına yer
    verilmekle birlikte, resmî kitabette daima Uygur yazısı kullanılmıştır.
    Hattâ Anadolu Türkleri de bu yazıyı bilip kullanmışlar ve bu durum
    Fatih zamanına kadar kendini korumuştur. Bilindiği üzere Fatih Sultan
    Mehmed Han zamanında bazı yarlıklar, bu harflerle yazılmıştır.

    Kaşgarlı Mahmud un Dîvânü Lügâti t-Türk adlı eseri bir tarafa
    bırakılırsa, İslâmî Türk Edebiyatının başlangıcında yer alan eserler;
    Kutadgu Bilig, Atabetü l-Hakâyık, Bahtiyarnâme, Miracnâme, Tezkiretü
    l-Evliyâ ve Mîr Haydar ın Mahzenü l-Esrâr tercümesi, Uygur yazısıyla
    yazılan eserlerin başında gelmektedir. Fakat bu eserlerin İslâmî Türk
    yazısına yer veren nüshalarını da zikretmek gerekir.
    [/size]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http:///www.refleksforum.com
     
    Islamiyetten önceki Türk Edebiyati
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -
    » Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı
    » İkinci Meşrutiyet Sonrası Türk Edebiyatı
    » Tum Divan Edebiyati Ozellikleri
    » Yüzyıllara göre Divan edebiyatı
    » Dirmit (Gaç) Gulya / Abhaz Edebiyatı

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    |Refleks|-Oyun,Tasarım,Film,Program,Tek link,İndir :: Eğitim E-Book :: Türkçe - Edebiyat-
    Buraya geçin: