İç Mimari ve Mimar Proje:
Kusursuz bir iç mimari kurgusu kaba inşaat safhasında başlar. Diğer bir
deyişle ince yapının oluşumunda başarı, kaba yapının ince yapı
tasarımına uygunluğu ile mümkün.
Yuhay Mimar Grubu-Mimar Proje ve İç Mimari Dekorasyon Şirketi ‘nin
kurucusu Mimar Selim Yuhay; Mimar Proje Dekorasyon İç Mimari ekibiyle
halen Digitürk Home TV’de Mimar ve Dekorasyon İç Mimari konulu TV
programını sürdürmektedir.
Mimar Selim Yuhay ile yapılan bir röpörtajı,Yuhay Mimar Grubu’nun
mimari tasarım bakış açısını yansıtması açısından aşağıda veriyoruz:
Sayın Selim YUHAY, sizi ilk olarak Digitürk Home Tv’de Konutvizyon adlı
programda yapmış olduğunuz Design Studio adlı dekorasyon programıyla
tanıdık. İç mimari alanında da birçok mekana imza attınız; iç mimar
olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında mimarlık eğitimimi YTÜniversitesinde tamamladıktan sonra,
Kanada’da aldığım iç mimari ve endüstri tasarımları eğitimi ile
herzaman arzuladığım yaşamı daha iyi yaşamak adına farklılık yaratma
arzumu gerçekleştirme imkanını buldum. Tabii ilk bakışta bu söylediğim
çok iddialı bir şey. İç mimarsanız; teknolojiyi, ahşabı, malzemeyi
bilmek zorundasınız. İç mekan, sadece mobilyadan oluşmuyor. Bunun resmi
var, heykeli var, tekstili var birçok şeyi bilmek gerekiyor. Aslına
bakarsanız, iç mekanda yer alan ünitelerin tasarımı bana çok cazip
geldi. Mobilya tasarımı bana çok heyecan veriyor. Bir mekan
tasarımında, müşterinin isteklerine bağlı kaldığınızdan, çok özgür
olamayabiliyorsunuz. Ama ben tasarımlarımı hissederek ve bizzat
varmışçasına yaşayarak hazırlıyorum. Böylece kendimi daha özgür
hissediyorum.
Farkettim ki, mekanı tasarlarken, mekanı oluşturan öğelerin tasarımı
üzerinde çok seçici ve sanki her birinin bir tasarım iddiası varmış, ya
da bir tasarım yarışmasına katılıyormuşuz gibi davranıyoruz. YUHAY
Mimarlık olarak, bizim imza attığımız bütün mekanlardaki her birime bu
açıdan yaklaştık. Söz konusu olan ünite, bir mağazanın bankosu ya da
kasa bankosu bile olabilir…
Dekorasyon yaparken sorunlardan mı, çözümlerden mi yola çıkıyorsunuz?
Bugüne kadar olagelmiş örneklerden farklı, değişik bir şeyler yapmak;
hep neden sorusuyla başlıyor. Bugüne kadar alışılmış, bu iyidir
koşullanmasıyla ortaya çıkarılmış ürünlere; hep nedenler ve niçinler
ile yaklaşmak, bana hep heyecan verici gelir. Şartları zorlamayı
seviyoruz, estetik adına kimi zaman fonksiyonu göz ardı etmek
bağlamında söylemiyorum tabii. Konfor şartları da bence çok görece
şeyler. Estetik adına, çoğu zaman görsel imaj için, konfor şartlarını
zorlayabiliyoruz. değişebiliyor. Çok yorulduğumuz vakit, ufacık bir
tabure bulup üzerine oturduğumuzda bile dinlenebiliriz. Mesela, insanın
en önemli hareketlerinden biri de yürümektir. Kadın için de aynıdır,
erkek için de aynıdı.Bu örnekte, kadınlar güzelliğe önem verdiklerinden
dolayı, yüksek topuklu ayakkabı giyerler. Topuklu ayakkabı, hiç de
rahat bir şey değildir ama onunla yürürler. Dolayısıyla, konfor her şey
olsaydı kadınlar yüksek topuklu ayakkabı giymezdi. Tasarımda estetik
adına kaba olup da, daha kolay çözümlere kaçmaktansa, biz biraz daha
şartları zorlayıp, hem iç mimari işlerimizde hem de tasarım
işlerimizde, işi estetik yönde çözmeye gayret ediyoruz.
Mimar Projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Biz, daha çok ev, mağaza, ofis, tiyatro salonu, eğitim birimleri gibi
genel ve özel mekanların, iç mimari tasarımları üzerine çalışıyoruz. En
büyük özelliğimiz mekanın en iyi şekilde kullanımını sağlamak.
İşlevsellik ağırlıkta olmak üzere görselliğe, estetik uyuma özen
gösteriyoruz. Müşterilerimizin, enerjilerini ve bizim hissetiğimiz
heyecanı tümüyle birleştirip mekana yansıtıyoruz. İç dekorasyonda belki
de en atıl alanlardan biri duvarlardır. İstenilen renge
ulaştırıldığında ve üzerine sevilen bir tablo iliştirildiğinde,
dekoratif görevini tamamladığı düşünülen duvarlar; yeni dekorasyon
anlayışlarında daha da işlevsel bir alan olarak kullanılmaya başlıyor.
Bu işlevselliği belirgin hale getirenler ise basit ancak son derece
çarpıcı duvar üniteler..
Birbirini tamamlayan L formları ile tasarlanan bu uygulama, bir çok
farklı üniteyi ve dekoratif objeleri barındırabiliyor. Renk seçimleri
için pastel ve yumuşak tonlar ideal...
Sadeliğin çarpıcı bir yansıması… Duvar üzerine monte edilen bu çalışma
biraz yer kaybettirebiliyor. Ancak verdiği “gömme uygulama” hissi, bu
kayba değiyor.
İşte küçük duvarları hareketlendirebilecek estetik bir dizayn… Yakalanan simetri ile alana tam hakimiyet sağlanmış.
Farklı boyutlarda düşünülen L formlar, tasarımın genel çizgisini
belirlerken, aynı zamanda raf görevi de üstlenmiş. Altta yer alan
tabla, istendiğinde sabit ya da tekerlekli olarak düşünülebilir. Renk
seçenekleri için de dekorasyonun geneline göre çeşitli tercihler
oluşturulabiliyor...
Endüstri ile tasarım arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz, ya
da Türkiye endüstrisi tasarım için bir çıkış sağlayabilecek mi?
Tasarımı destekleyen bir endüstri şu anda yok, ama yavaş yavaş oluyor.
Yavaş yavaş diyorum, çünkü biz tasarım dünyasında öne çıkan isim
bağlamında sayıca azız. Bence, gerek mimaride, gerek iç mimaride,
gerekse de endüstriyel tasarımda olsun, bir anda ivme kazanacağımızı ve
çok hızlı yol alacağımızı düşünüyorum. Türkiye’deki birtakım olguların
gelişimi Avrupa’daki gibi olmuyor. Şimdilik Türkiye’de, tasarımı
destekleyen bir endüstri yok. Mesela, yurt dışındaki fuarları
gezdiğimizde ‘Bu neymiş?’ diye sorduğumuz malzemelere rastlıyoruz. Yurt
dışındaki tasarım çalışmalarında özellikle plastik, fiber, karbon
fiber, polipropilen ve poliüretan gibi malzemeler, tasarımda çok yoğun
kullanılan malzemeler haline gelmiş durumda. Bizde ise, en iyi işlenen
yine ahşap ve en fazla da metal....
__________________